12. Hukuk Dairesi 2018/16228 E. , 2019/4646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü kişiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; takip borçlusunun, 3. kişi şirketten alacaklı olduğunu, haciz ihbarnamesine haksız ve yersiz bir şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek 3. kişi şirket aleyhine tazminata ve şirket temsilcilerinin cezalandırılmasına hükmedilmesini talep ettiği, mahkemece, "sanıkların beraatine, tazminat talebinin reddine" karar verildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK"nun 294. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Aynı Kanunun 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yine aynı Kanunun 298/2. maddesinde; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, re"sen gözetilmesi yasa ile hakime yüklenmiş bir görevdir.
Öte yandan; 10/04/1992 gün ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nda, tefhim edilen kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasının gerektiğinin öngörüldüğü, asıl talepler bakımından, kısa kararda hükmedilmeyen bir hak ve yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olması veya tersi bir durumun çelişki teşkil etmediğini söylemenin olanaklı olmadığı, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, kısa kararda "sanıkların beraatine" karar verildiği halde, gerekçeli kararda beraat ile birlikte "tazminat talebinin reddine" de karar verilmekle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu görülmüştür.
Kaldı ki, kabule göre de; mahkemece, davalılar lehine, reddedilen tazminat miktarı üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.
Bu durumda, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, HMK"nun 298/2. maddesine uygun olarak karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Üçüncü kişilerin temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre üçüncü kişilerin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.