13. Hukuk Dairesi 2013/1371 E. , 2013/11096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca duruşmalıolarak temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı avukatı vekil tayin ettiğini, tahsil etmesi için de borçluları ... ve ... olan 5.000,00 TL lık senedi davalıya verdiğini, davalının 24.01.2006"da senetle ilgili icra takibi başlattığını, icra dosyasının tahsilatıyla ilgili bir gelişme olup olmadığını sorduğunda borçlunun dava açtığını ve davanın devam ettiğini söylediğini, aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra davalıyı aradığında “Davayı kazandık, ancak kararı temyiz ettiler, dosya Yargıtay"da” cevabını verdiğini, davalının 2011 yılında Yargıtay"da olduğunu söylediği dosyanın 2008"de karara çıktığını, 2 sene önce de onandığını öğrendiğini, 2011 yılı Şubat ayında borçlu ile karşılaştığında neden borcunu ödemediğini sorduğunda borçlunun kendisine “Ben borcumu avukatına ödedim, elimde makbuz ve ibra var” diyerek makbuz ve ibrayı gösterdiğini, davalıya dosyanın akıbetini sorduğunda dosyanın halen Yargıtay"da olduğunu ve tahsil edilmediğini söylediğini, makbuz ibranameyi gördüğünü söyleyince “dosya numarası büroda, ben sana sonra veririm” dediğini ve bir daha kendisini aramadığını, bilgi almak için davalıya ihtar çektiğinde yanıt olarak, gönderdiği ihtarnamede 9.000,00 TL lık tahsilatı kabul ettiğini, 6.000,00 TL sını dosyaya yatıracağını, 3.000,00 TL yı da vekalet ücreti olarak aldığını beyan ettğini, davalı avukatın icra dosyasında borçluları açıkça ibra etmesi nedeni ile bu dosyadan tahsil edilen 14.000,00 TL yı ödemesi gerektiğini, icra dosyasında tahsil ettiği 944,00 TL nın tahsil tarihinden takip tarihine kadar işlemiş % 40 faizini, davalının kabul ettiği 9.000,00 TL lık tahsilatın tahsil tarihi olan 30.11.2010"dan icra dairesine yatılıma tarihi olan 23.3.2011"e kadar işlemiş faizi ile 3000 TL lık kısmın da tahsil tarihinden takip tarihine kadar ödemesi gerektiğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat talepleri ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yukarıda belirtilen borç kalemleri için şimdilik 14.700,00 TL nın davalıdan tahsili gerektiğinden borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, feragat edilmiş veya kapatılmış bir icra dosyası bulunmadığını, davacının icra dosyasına keyfi olarak devam etmediğini, ortada ibraname bulunmadığını, ödeme makbuzu bulunduğunu, ödeme makbuzunun da ana borçlulardan Serdar"dan alınmış bir bedeli ispat ettiğini, sunulan protokolün davacının belgede sahtecilik yaparak sunduğu bir belge olduğunu, protokol incelendiğinde ... isminin yazılı olduğunu ve bu borçlu hakkında takibe devam edilmeyeceğini gösterdiğini, oysa davacının bu kişinin ismini silerek protokoü dosyaya ibraz ettiğini, protokol başlıklı belgenin dosya borçlusuna verilmiş bir yazı olmayıp, dosya borçlusu ile yaptığı ve davacının imzası alındıktan sonra taraflara verilecek bir yazı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, takip dosyasındaki borçlunun 10.170,15 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, koşulları oluşmadığından tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı avukatın icra dosyası borçlularını ibra ettiğini, icra dosyasından tahsili gereken miktarlar için davalı hakkında yaptığı icra takibine yapılan itirazın iptali için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna davalı tarafından itiraz edilmiştir. Bilirkişi raporunun incelenmesinde, bilirkişinin konusunda uzman olmadığı ve düzenlenen raporun da yetersiz ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. O halde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor tanzim ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün bozulmasına, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 52.00 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 2.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.