11. Ceza Dairesi 2017/13017 E. , 2020/2303 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Katılan vekilinin temyiz istemi katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yönelik olup bu taleple sınırlı olarak, sanığın temyiz isteminin ise esasa ilişkin olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK"nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki (3) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
1- Hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan kamu davası açılan sanığın savunmalarında; suçlamaları kabul etmediğini, sahte fatura kullanmadığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından;
a) Suça konu olan faturaları düzenleyen mükellef hakkında düzenlenmiş vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
b) Aynı mükellef hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
c) Faturaları düzenleyen şirket yetkililerinin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak verdiklerinin sorulması,
d) Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturayı düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin getirtilmesinden sonra, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespiti gerektiği halde eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Sanık hakkında aynı takvim yılı içerisinde sahte fatura kullanma suçundan Bursa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/823 esas ve 2014/933 karar numaralı dosyasında yargılama yapılıp mahkumiyet hükmü verildiği anlaşılmış olmakla; aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda farklı mükelleflere ait sahte fatura kullanma eylemlerinin zincirleme şekilde tek bir sahte fatura kullanma suçunu oluşturacağı dikkate alınarak; sanık hakkındaki Bursa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/823 esas ve 2014/933 karar numaralı mahkumiyet kararına konu eylem ile varsa aynı mükellefiyet ve aynı takvim yılına ilişkin başkaca eylemler nedeniyle yapılan bir kovuşturma olup olmadığı araştırılarak eğer mümkün ise birleştirilmeleri aksi halde ilgili dosyaların onaylı suretlerinin usulünce dosya arasına alınması ve zincirleme suç içinde kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi,
b) Aynı takvim yılı içerisinde farklı beyannamelerde birden çok sahte fatura kullandığı kabul edilen sanık hakkında TCK"nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) Suça konu faturaların KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin son kullanılan fatura tarihini takip eden ayın 25’i olacağı gözetilmeden gerekçeli karar başlığına “2008” olarak yazılması,
d) 1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, sanık hakkında mahkumiyet hükmü verildiği halde kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmemesi,
e) Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 10.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.