Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/377
Karar No: 2020/7526
Karar Tarihi: 19.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/377 Esas 2020/7526 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının suya müdahale ederek kendisine ait bahçeleri sulamasını engellediğini ve ağaçlarının ve sebzelerinin zarar gördüğünü ileri sürerek suya elatmanın önlenmesi talebinde bulunmuştur. Mahkeme, dava konusu suyun genel nitelikte olduğu ve her iki tarafın da bu sudan yararlandığı gerekçesiyle davacının talebinin kabulüne karar vermiştir. Ancak, kaynak suyunun genel su olduğu ve herkesin ihtiyacı oranında yararlanabileceği ilkesi gözetilerek, su rejimi oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri Türk Medeni Kanunu'nun 718. ve 756. maddeleridir ve arazi mülkiyetinin yapılarda, bitkilerde ve kaynaklarda da geçerli olduğu, kaynakların ise yeraltı sularından farklı olduğu belirtilmiştir. Kaynak suyunun, tapulu olmayan araziden çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel su olduğu ve herkesin kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmeden ihtiyacı oranında yararlanabileceği açıklanmıştır.
14. Hukuk Dairesi         2017/377 E.  ,  2020/7526 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 11.07.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Davacı, Bademli Mahallesinde bulunan iki adet bahçe vasfındaki taşınmazı 24.07.1991 tarihli köy satış senedi ile önceki maliklerinden satın aldığını, davalının da aynı mevkide bahçe ve tarlalarının bulunduğunu, bu yerlerin sulama suyu ihtiyacının 1960"lı yıllardan beri dava konusu su kaynağından karşılandığını, ancak davalının suya müdahale ederek kendisine ait bahçeleri sulamasını engellediğini, bu nedenle ağaçlarının ve sebzelerinin zarar gördüğünü ileri sürerek davalının suya müdahalesinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, su kaynağının bulunduğu yerdeki tarla ve bahçelerin kendisine eşi ..."dan kaldığını, eşinin bu yerleri 1977 ve 1981 tarihli köy satış senetleri ile önceki maliklerinden satın aldığını, davacının suyu kullanma hakkının bulunmadığını, aradan geçen 33 yıllık sürede de hiçbir kullanımının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, yapılan keşif sonrası sunulan bilirkişi raporlarına göre, dava konusu suyun genel su niteliğinde olduğu ve taraf tanıklarının beyanlarından anlaşıldığı üzere her iki tarafın da bu sudan kadimden beri yararlandıkları gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin 24.11.2015 tarihli raporu ve ekli krokisinde (A) ve (B) harfleriyle gösterilen davacıya ait taşınmazların genel sudan yararlanmasını engellemeye yönelik davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan, tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan, özel mülkiyete girecek nitelikte, özel bir su olup suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu, kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa, genel su kabul edilir ve komşular da bu sudan yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu, tapulu olmayan araziden (örneğin mera, orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan bilirkişi raporları ve dinlenen tanık beyanlarına göre, dava konusu suyun, mevcut debisi ve öteden beri kullanım şekli itibariyle genel nitelikte yeraltı kaynak suyu olduğu anlaşılmaktadır. Genel sulardan ise kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşulu ile herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Bu durumda mahkemece, suların en az olduğu dönemde jeoloji, hidrolog ve ziraat mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle mahallinde yeniden keşif icra edilerek davacının ve davalının suya ihtiyaç durumunun ziraat bilirkişisine bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi ve daha sonra ihtiyaç durumları da gözetilerek tarafların bu sudan yararlanma şekil ve şartları belirlenmek suretiyle taraflar arasında su rejimi oluşturulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak ve dava konusu su kaynağından sadece davacının yararlanmasını sağlayacak şekilde elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi