14. Hukuk Dairesi 2014/6514 E. , 2014/6668 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2009/404-2012/601
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.11.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesi ve satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 27.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.02.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraf davalı belediye vekili Av. Ö. U.geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare Dairemizin 04.02.2014 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, 08.03.1985 tarihli tapu tahsis belgesi ve 02.01.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak dava konusu 33 ada 14 parsel tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu 33 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 283 m2 miktarlı arsa vasfı ile davalı belediye adına kayıtlı olduğu, 08.03.1985 tarihli tapu tahsis belgesi ile tahsise konu 125 m2 işgalli, kapı no: 69, 1 katlı yığma eve ilişkin A. İ.adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği, tapu kaydının beyanlar hanesine 125 m2’lik kısmın A. İ.’e tahsis olunduğunun 15.03.1985 tarihinde şerh verildiği ve davacının da Eyüp 4. Noterliğinin 02.11.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile A. İ. mirasçılarından tapu tahsis belgesine dayalı hakları temlik aldığı görülmektedir. Ayrıca dava konusu taşınmazın imar planında ticaret konut, bir kısmının da 24 m2’lik yol alanında kaldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; tapu tahsis belgesine konu 125 m2’lik kısım yönünden az yukarıda belirtilen tahsis kapsamındaki yerin tescili için aranan diğer koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamının konut alanında kalmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde istemin reddi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.