11. Hukuk Dairesi 2018/1974 E. , 2019/865 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 28/.../2017 tarih ve 2014/1005-2017/1214 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ ....279 TL"nın altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici .../.... maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya
üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin merkezi ...’da kurulu davalı ... İnşaat Tarım Sanayi işletmeleri Ticaret A.Ş"nin hissedarı bulunduğunu, müvekkilinin tamamen güvene dayalı artık tüm kamuoyuna mal olduğu üzere yasal bazı sorumluluklarını yerine getirmeyen davalıların değişen dönemlerde denetim ve yönetim kurulu üyeliği yaptıkları ... İnşaat Tarım Sanayi işletmeleri Ticaret A.Ş"ye ortak olduğunu ve kendisine düşen yükümlülüklerini süresinde ifa edilmiş olmasına rağmen, davalıların her birinin görevde bulundukları dönemlere ilişkin davalıların sorumlulukları sonucu şirketin ve davacının zarara uğradığını, bu bağlamda davacının payları oranlarının tespiti gerektiğini, davalılar hakkındaki ceza davalarının da nazara alınması suretiyle davalıların kişisel olarak davacıya sorumluluklarının tespiti gerektiğini, ortaklık senetlerinin ilk çıkışında bile şekil şartlarına uymadıklarını, senetlerdeki nominal değer ile hisse senedi ihraç primlerinin anormal derecede farklı olduğunu, özsermayenin kayba uğradığını, bedelleri tamamen ödenmemiş hisseler için hamiline senet çıkaran davalıların bundan kişisel sorumlu olduklarını ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketteki paydaşlığı ve paydaşlık oranının tescili ve tespiti ile işbu tarihte yedinde bulunmayan yasal şartları haiz senetlerin verilmesini, müvekkilinin tespit edilecek paydaşlık oranları doğrultusunda doğrudan ve dolayı 5.500,00 YTL zararının davalıların sorumlulukları nispetinde davalılardan müteselsilen ve müştereken ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.02.2007 ve ....08.2007 tarihli dilekçelerinde ise, davanın tespit ve hisse bedellerinin iadesi değil, sorumluluk davası olduğu ileri sürülmüştür.
Asıl birleşen davada davalılar vekili, davanın haksız ve yersiz açıldığını, davanın her ne kadar tazminat davası şeklinde açılmış ise de, davacı ortağın elindeki hisse senetlerini ortağı bulunduğu şirkete vererek bedellerini talep ettiğini, ancak davacının talebinin ..."nın 329 maddesine aykırı olduğunu, Yargıtay"ın kökleşmiş içtihatları da bu talebe cevaz vermediğinden davanın alacak davası şeklinde değil de tazminat davası şeklinde ikame edilmiş olmasının usul yönünden kanuna karşı hilenin tipik bir örneğinin teşkil ettiğini, ..."nın 329 maddesine göre şirket kendi hisse senetlerini temellük edemeyeceği gibi rehin olarak da kabul edemeyeceğini, bu senetlerin temellükü veya rehin alınması neticesini doğuran akitlerin usulsüz olduğunu, bu amir hüküm karşısında A.Ş"nin kendi hisse senedini satın almasının hukuka aykırı olduğunu, mahkumiyet kararı bulunmadığını, haksız eyleme ve nedensiz zenginleşmeye dayalı iddianın unsurlarının oluşmadığını, genel kurullarda kâr payı dağıtım kararı alınmadığını, sorumluluk davasına neden olabilecek bir eylemin bulunmadığını savunarak, davanın esas ve husumet yönünden reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dolaylı zararını 500 TL, doğrudan zararını 5.000 TL olarak açıkladığı, ceza dava dosyalarında zamanaşımı nedeniyle düşürülme ve ortadan kaldırma kararları verildiği, davalı şirket yöneticilerinin işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin herhangi bir bilirkişi raporunun bulunmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ile asıl/birleşen davada davacının ortak olduğu hususu davalı tarafça da kabul edilip bu hususta bir niza ya da çekişme olmadığından, ortaklığın tespitine karar verilmesine ilişkin dava açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; asıl/birleşen davada davacı tarafça ileri sürülen sebeplerin doğrudan zarar kapsamında bulunmayıp, doğrudan zarara ilişkin bir belirlemede bulunulmamış olmasına; dolaylı zarar bakımından da ancak bu zararın şirkete ödenmek üzere talep edilebilecek olmasına göre, asıl/birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl/birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 52,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 06/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.