22. Hukuk Dairesi 2016/19925 E. , 2016/24751 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin, ..."de yapılan İncebel Hes ve Regülatörü yapımı işinde inşaat demir ustası olarak günlük 80,00 TL ücret üzerinden anlaşarak 21.06.2012-25.09.2012 tarihleri arasında çalıştığını, Ağustos ve Eylül ayı ücretlerinin ödenmediğini belirtmiş, ücret, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi hesaplaması doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun"un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun"un 8. ve 37. maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Dosya içeriğine göre davacı, ..."de yapılan İncebel Hes ve Regülatörü yapımı işinde, günlük net 80,00 TL ücretle demirci ustası olarak çalıştığını iddia ederek işçilik alacaklarının tahsili istemi ile dava açmıştır. Davalılar davacının ücretinin miktarı konusunda beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece, ... A.Ş. Genel Müdürlüğünden bildirilen emsal ücret araştırması doğrultusunda, davacının aylık net 1665,71 TL ücretle çalıştığı kabul edilerek yapılan hesaplama doğrultusunda talep konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile davacı tarafından sunulan cebri boru santral binasına yevmiyeli yapılan iş puantajı ve 2012 Ekim demirci puantajı başlıklı belgelerde, toplam çalışılan gün ve çalışan işçi sayısına göre işçilerin günlük 100,00 TL ücret aldıkları anlaşılmaktadır. Anılan belgelerde, davalı şahidi olarak dinlenen Onur Koyuncu"nun imzası yer almaktadır. Bu durumda, belgelerde imzası bulunan ve saha şefi olarak çalıştığı anlaşılan şahidin işveren adına bu tür belge düzenleme yetkisi bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve belge düzenleme yetkisi bulunduğu sonucuna varılması durumunda imzanın kendisine ait olup olmadığı şahitten sorulmalıdır. Tüm bu araştırmalardan sonra anılan belgelerin işverenden sadır olduğunun anlaşılması durumunda, sözkonusu belgelerin 2012 yılı Ekim ve Kasım aylarına ilişkin olduğu ve davacının iddia ettiği miktar da gözetilerek 21.06.2012-25.09.2012 tarihleri arasındaki aylık ücretinin miktarı, dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek belirlenmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.