14. Hukuk Dairesi 2014/5387 E. , 2014/6659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2013/457-2013/577
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.12.2010 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi ve eski hale getirilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 1182 parsel sayılı taşınmaz ile davalının maliki olduğu 1181 parsel sayılı taşınmazın ortak sınırındaki blok kayaların davalı tarafından kırılmasıyla taşınmazının toprak kayması riski ile karşı karşıya kaldığını belirterek elatmanın önlenmesini, eski hale getirilmesini ve ortak sınıra yeniden duvar yapılması için gerekli bedele ilişkin 10.000,00 TL, ıslah ile 11.005,00 TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının taşınmazının paylı mülkiyete tabi olduğunu, tek başına dava açma hakkının olmadığını, davacının sınırına müdahale etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılması gereken inşaatın ve duvarın olağan kullanmayı aşan inşaat işi olduğu, paylı mülkiyete tabi taşınmazda paydaş olan davacının tek başına dava açma hakkının olmadığı ve diğer paydaşların da muvafakatlarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, Dairemizin 09.05.2013 günlü ve 2013/5140-7075 sayılı kararı ile TMK"nın 689. ve 693/3. maddeleri uyarınca paydaş olan davacı, ortak menfaatlerin ve taşınmazın toprak kaymasından korunması amacını güden
müdahalenin önlenmesi, ortak sınıra istinat duvarı yapılmasına ilişkin olarak tek başına dava açabileceğinden çekişmenin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davacıya istinat duvarı yapabilmesi için izin ve yetki verilmesine, yaptırılacak istinat duvarının bedelinin yarısı olan tutarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Diğer taraftan TMK"nın 749. maddesi gereğince her arazi maliki taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri karşılamak zorundadır. TMK"nın 750. maddesi gereğince de bu giderlere kendi yararlanması oranında katılması gerekmektedir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişi raporu ile 1182 parsel sayılı taşınmazın % 20 meyilli arazi olduğu, gerek açılan 90 derecelik şev, gerekse yükseklik ve zemin yönünden kendisini taşıyacak durumda olmaması nedeniyle istinat duvarının yapılmasının gerekli ve zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda çekişmenin istinat duvarı yapılmak sureti ile giderilmesi gerektiği sonucuna varıldığı ve davalının eyleminden kaynaklanan bir zarar tespit edildiğine göre davacı da zararın istinat duvarı yapılması sureti ile giderilmesini aksi halde tazminata karar verilmesini istediğinden sorunun öncelikli olarak davalı tarafından istinat duvarı yapılması sureti ile giderilmesi gerekir. Burada İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi hükmü uygulama yeri bulacaktır.
İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi hükmü uyarınca; bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse
işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir.
Mahkemece çekişmenin yukarıda değinilen yöntem uyarınca çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde davacıya istinat duvarı yapabilmesi için izin ve yetki verilmesi, yaptırılacak istinat duvarının bedelinin yarısı olan tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.