12. Ceza Dairesi 2020/323 E. , 2021/4806 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : Davanın reddi
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dairemizce verilen 04.06.2014 gün ve 2014/1337-2014/13751 sayılı karara Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından direnilmesi üzerine, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.05.2019 tarih ve 2017/12-758 esas ve 2019/376 sayılı kararında direnme kararına konu hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece yapılan yargılamada;
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi, Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda, terör örgütünün sair efradı olma suçundan sanık konumunda olan davacı ...’in 19.10.1994 tarihinde tutuklandığı, 12.10.1995 tarihinde tahliye edildiği, Diyarbakır 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda 30.12.1998 tarih ve 956-454 sayı ile, kendisinin ve müdafisinin yokluğunda delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, beraate ilişkin gerekçeli kararın 20.09.2012 tarihinde davacı ..."e tebliğ edildiği, davacının Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine hitaben yazdığı aynı tarihli dilekçesinde bahse konu kararı temyiz etmeyeceğini bildirerek kararın kesinleştirilmesini talep ettiği, gerekçeli karar üzerinde kararın 20.09.2012 tarihinde kesinleştiği yönünde şerh bulunduğu, davacı vekilince 24.09.2012 havale tarihli dilekçe ile uyuşmazlık konusu davanın açıldığı anlaşılmakla; 30.12.1998 tarihinde davacının ve müdafisinin yokluğunda verilen beraat kararının verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleştirilememesi nedeniyle söz konusu beraat kararları 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden 30.03.1999 tarihinde kesinleştirilmiş sayıldığından bu üç aylık sürenin geçmesinden sonra gerçekleşen 20.09.2012 tarihli cezai anlamdaki kesinleştirmenin 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden hüküm ifade etmeyeceği, temyiz konusu davanın ise beraat hükümlerinin kesinleştirilmiş sayıldığı 30.03.1999 tarihinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra 24.09.2012 tarihinde açılması karşısında, beraat hükmünün anılan dava yönünden kesinleştirilmiş sayıldığı tarihten itibaren on yıl içinde açılmayan tazminat davasının süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemekle,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 14.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.