Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1457
Karar No: 2020/881
Karar Tarihi: 08.06.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1457 Esas 2020/881 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı banka, dava dışı bir şirkete ticari krediler kullandırdıklarını ve davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını iddia ederek borcun ödenmemesi üzerine hesap edildiğini ve icra takibi başlattıklarını söylemiştir. Davalılar ise, sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamadıklarını ve asıl borçlunun müteselsil kefili olmadıklarını savunmuşlardır. Mahkeme, İİK 45. maddesi gereği rehinle temin edilmiş alacakların borçlusu iflasa tabi şahıslar olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğini ancak rehin tutarının borcu ödemeye yeterli olmadığı durumlarda alacaklının iflas ya da haciz yoluyla takip edebileceğini belirtmiştir. Kredi sözleşmesinde davalı kefillerin kefalet limitlerinin asıl borç miktarını ve ferilerini karşıladığı, ödenmeyen nakdi alacak yönünden sorumluluklarının bulunduğu ancak çek depo bedeli yönünden kefiller hakkında açık bir sorumluluk hükmü bulunmadığından bu kısma ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri şunlardır: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 583 ve 584, 6101 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 818, 818, BK'nin 484,
19. Hukuk Dairesi         2018/1457 E.  ,  2020/881 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, dava dışı borçlu şirkete ticarî krediler kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine ihtarname ile hesabın kat edildiğini, asıl borçluya çek karnesi de verildiğini, davacı bankanın takip tarihi itibariyle iade edilmeyen 38 adet çek yaprağı nedeniyle sözleşmeye uygun olarak depo talebinde bulunduğunu, depo edilmesi istenen gayrinakdi alacak ile ilgili icra inkâr tazminat talebinde bulunmadıklarını, tazminat taleplerinin sadece nakdî alacağa dair olduğunu, davalıların itirazlarında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe rağmen aleyhlerinde takip yapılamayacağını belirttiklerini, ancak davalıların ipotek veren 3. Şahıs olmaları yanında asıl borçlunun müteselsil kefili olduklarını, davalı ...’ın şirket ortaklığından ayrılmasının kefaletten kaynaklı borcunu sona erdirmeyeceğini, icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiklerini iddia ederek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ..., davacı banka ile sözleşmenin dava dışı şirket adına davalı ... tarafından bizzat yapıldığını, diğer davalının sözleşmeyi şirket ortağı olarak imzaladığını, hiçbir şekilde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamadığını, borcun dava dışı şirkete ilişkin olduğunu, davalı ...’ı bağlamayacağını, bu davalının şirketteki hissesini diğer davalı ...’a devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını, davacı bankaya üç dükkân ile bir dairenin ipotek olarak verildiğini, ayrıca 500.000,00 TL değerinde müşteri çeklerinin teminat olarak davacı bankaya bırakıldığını, davacı bankanın ipotek takibine başlanmadan önce bu çeklerden ne kadarının ödendiğinin sorulduğu noterlik ihtarnamesine cevap vermeyerek hemen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine giriştiğini, bu takibe itiraz edilmediğini ve derdest olduğunu, daha sonra davaya konu takibin başlatıldığını, bu ikinci takibin mükerrer olması nedeniyle itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davalının davacı banka ile dava dışı şirket arasındaki 23.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza atığını, davalının sorumluluğunun 6098 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar kullanılan kredilerle sınırlı olduğunu, kefalet hükümlerinin emredici ve kamu düzenine ilişkin olduğunu, dolayısıyla eş rızası ve kefilin el yazısının bulunmadığı kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağını, davacı bankanın 45.600,00 TL çek sorumluluk bedelini de davalıdan talep ettiğini, oysa ödenip ödenmeyeceği belli olmayan bu miktarın davalıdan talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi’nce, İİK 45. maddesi gereği rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahısların olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, ancak rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebileceği, madde hükmünden anlaşılacağı üzere bu madde ancak asıl borçlu hakkında uygulanabileceğinden dava konusu takip ise asıl borçlu hakkında olmadığından bu yöne ilişkin itirazların yerinde olmadığı, genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde davalı ...’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı, sözleşme tarihinin 23.02.2012 olup, 6098 sayılı TBK"nun yürürlüğünden önce olmakla, 6101 sayılı Yasa gereği kefalete ilişkin TBK’nun 583 ve 584 maddelerinin uygulama kabiliyeti bulunmamakta olduğu, uygulanması gerekli olan 818 sayılı BK’nun 484. maddesine göre kefaletin yazılı olması, miktarının gösterilmesi geçerliliği için yeterli olduğu, genel kredi sözleşmesi gereği bir kısım kredilerin TBK"nun yürürlüğünden sonra kullandırılmış olması halinde ise ortada yeni bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, önceki sözleşmeye dayalı olan kredinin kullandırılması söz konusu olduğundan davalı ... vekilinin bu hususları amaçlayan beyanlarının da yerinde görülmediği, kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçerli olduğu sonucuna varıldığı, davalı kefillerin kefalet limitlerinin asıl borç miktarını ve ferilerini karşıladığı, bu nedenle ödenmeyen nakdi alacak yönünden sorumluluklarının bulunduğu, çek depo bedeli yönünden kefiller hakkında açık bir sorumluluk hükmü bulunmadığından bu kısma ilişkin talebin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi’nce, genel kredi sözleşmesi incelendiğinde gayri nakdi alacak (çek depo bedeli) yönünde davalı kefillerin sorumluluğunu gerektirir bir düzenleme, bir hükmün bulunmadığı, bu yönüyle mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacının temerrüt faizi miktarı yönündeki itirazının incelemesinde ise, bilirkişi raporunun açık, denetime elverişli ve hüküm kurmaya el verişli olması göz önüne alındığında işlemiş faiz miktarının 33.519,50 TL anlaşıldığı gerekçeleriyle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    SONUÇ: Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/51 esas ve 2018/139 karar sayılı ve 12.02.2018 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi