10. Hukuk Dairesi 2020/8934 E. , 2021/8680 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince “istinaf başvurusunun esastan reddine,” karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, davacının 30.04.2006 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra da davalı işyeri nezdinde kesintisiz olarak 17/02/2015 tarihine kadar geçen ve Kuruma eksik olarak bildirilen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı şirket ve feri müdahil Kurum vekilleri davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “Davacı vekili, davacının 30/04/2006-17/02/2015 tarihleri arasındaki çalışmasının tespitini talep etmiştir. Oysa davacının 01/07/2008-16/02/2015 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı hususunda bir anlaşmazlık bulunmamakta olup zaten kuruma bu sürelerdeki çalışmalar kuruma tam olarak bildirilmiştir. Bu bakımdan dava konusu dönemin 30/04/2006-01/07/2008 tarihleri arasında olduğu değerlendirilmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde davacının ücretinin bankaya yatırıldığını beyan etmiş ise de mahkememizce taraflarca bildirilen bankalara yazılan yazılarda dava konusu döneme ilişkin herhangi bir ödeme tespit edilememiştir. Ayrıca tanık beyanlarından davalı işyerinde elden ödeme bulunmadığı ödemelerin bankadan yapıldığı sabittir. Bunun yanında davacı tarafın iddia ettiği ve dava konusu dönemden öncesi ve sonrası dönemde de aynı görevde çalışmış olması nedeniyle sabit olduğu üzere davacı, davalı şirkette plastik bölüm müdürü olarak çalışmıştır. Böyle bir önemli görev yürüten biş işçinin dava konusu gibi uzunca bir dönemde şirkete ilişkin herhangi bir belgede isminin yer almaması hayatın olağan akışına uygun görülmemiştir. Zira işyerinde yapılan incelemesinde de dava konusu döneme ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Davacının ilk dönem çalışması 30/04/2006 tarihinde emeklilik nedeni ile sona ermiştir. Davacının emeklilik nedeni ile işten ayrılma isteğine ilişkin dilekçesi davalı tarafça dosyaya sunulmuştur. Ayrıca emekli olmak için mevcut işyerindeki işten ayrılmak yasal zorunluluktur. Bu bakımdan davacının 30/04/2006 tarihinde işten kendi isteği ile ayrıldığı sabit görülmüştür. Zira emeklilik talebinde bulunup bundan faydalanan davacıdır. Yine davacı gibi işyerinde önemli bir görev icra eden bir işçinin bu kadar uzun bir süre bilgisi dışında sigortasız çalıştırılmış olması da hayatın olağan akışına aykırı görülmüştür. Bazı tanık beyanlarında davacının kesintisiz çalıştığı belirtilmiş ise de yukarıda yapılan tespitler, tanık beyanlarının bu konuda birbirini desteklememesi yine dava konusuna yakın dönemde fabrikanın taşınmış olması nedeniyle tanıkların bir kısmının davacının çalıştığı bölümden önce ya da sonra taşınmış olması bu konuda, çalışma süreleri konusunda tam bir beyanda bulunamayacak olmaları karşısında salt tanık beyanlarının davayı ispatlamaya yetmediği kanaatine varılmış ve davanın reddine karar verilmesi” gerekçelerine istinaden “davanın reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “istinaf başvurusunun esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile tüm dosya kapsamından ve özellikle bordrolu tanık anlatımlarından davacının 01.05.2006-16.02.2015 tarihleri arasında kesintisiz davalı nezdine çalıştığının ortaya konulduğunu, bilirkişi raporunun görmezden gelindiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu özet olarak belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanakları, 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Eldeki dava dosyasında, davacıya 01.05.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının davalı işyerinde yaşlılık aylığı bağlanmadan önce 01.11.1992-30.04.2006 tarihleri arasında, yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra ise 01.07.2008-16.02.2015 tarihleri arasında geçen hizmetinin Kuruma bildirilmiş olduğu, davacı adına yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra sigortalılık primine esas kazancın asgari ücret düzeyinde kaldığı, her ne kadar davacının “Plastik Bölüm Müdürü” olarak çalıştığı iddia edilmiş ise de davacının mesleki tecrübelerinden istifade amaçlı yaşlılık aylığı sonrasında da davalı işyerinde çalıştırıldığı, Mahkemece davacının “yönetici” olduğunun kabulü ile açıklanan şekilde davanın reddedilmesine karar verilmesinin bu yönüyle olaya tam olarak uymadığı, dinlenen bordrolu tanık anlatımlarıyla da davacının gerçek ve fiili çalışmalarının doğrulanmış olduğu, bununla birlikte ihtilaf konusu dönemde davacının ücretinin elden mi yoksa banka kanalı ile mi ödendiği hususunun her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, dava konusu dönemde davacının ücretinin elden mi, banka kanalı ile mi ödendiği hususunun aydınlatılmasına yönelik olarak ihtilaf konusu dönemde davalı işyerinin “Plastik Bölümü”nde müdür, amir, şef, ustabaşı gibi görevliler ve o bölümde çalışan diğer kişiler tespit edilerek duruşmalarda dinlenmeli, tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.