9. Hukuk Dairesi 2016/13151 E. , 2020/2016 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı sitede kapıcı olarak 19.10.2002-01.05.2014 tarihleri arasında çalışmış olduğunu, işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının yapmış olduğu feshin haklı olmadığını, talep edebileceği işçilik alacaklarının bulunmadığını, kendisine çalıştığı dönemdeki tüm işçilik alacaklarının ödenmiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin, işyerinde 2002 yılında çalışmaya başladığı , 01.05.2014 tarihinde iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı sabittir.
Mahkemece kıdem tazminatı hesabında 2002 yılından 2014 yılına kadar geçen hizmetlerin tamamı dikkate alınarak, davacıya işe başladıktan sonra her yıl bir brüt asgari ücret tutarında kıdem tazminatı ödendiği kabul edilerek ödeme tutarları faizleriyle mahsup edilerek fark kıdem tazminatına hükmedilmiştir.
İş hukukunda hak edilen ihbar ve kıdem tazminatının işçiye ödendiğinin ispat yükü işverene aittir. İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar yasal faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 2008/18826 E, 2008/14859 K).
İş akdinin devamı sırasında kıdem tazminatı ödenmiş ise, bu ödeme ile ödeme tarihinden fesih tarihine kadar hesaplanacak olan yasal faiz miktarı iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edilir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı süre boyunca her yıl asgari ücret üzerinden kıdem tazminatı ödendiği savunmasında bulunan işveren tarafından ispata yönelik olarak davacı tarafından imzalı bir kısım karar defterine ait kararların sunulduğu görülmüştür. Ödeme olgusunun ispat yükü işverende olmakla işverence 2007 yılından sonrasına ait kararlar sunulmuş ancak 2007 yılı öncesine ait ispata ilişkin delil sunulmamıştır. Bu durumda işverence 2007 yılı öncesinde kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı ispatlanamamıştır.
Mahkemece, sadece kıdem tazminatına mahsuben imza karşılığı yapılan ödemelerin faiziyle mahsubu ile fark kıdem tazminatı alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken her yıl brüt asgari ücret tutarında kıdem tazminatının ödendiği kabul edilerek mahsup yapılması hatalıdır.
3-Davacı 08.04.2014 tarihli fesih ihtarnamesi ile kıdem tazminatı, ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücretlerinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesini davalı işverenden talep etmiş, ihtar 17.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı 20.04.2014 tarihi itibariyle temerrüte düşmüştür.
Her ne kadar faiz temerrüt ile talep edilebilir hale gelmişse de davacı vekili dosyaya sunmuş olduğu 28.09.2015 harç tarihli dilekçesi ile kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihi olan 05.08.2014 tarihinden itibaren faiz talep etmiştir.
Mahkemece, davacının faiz başlangıç talebi daha azı olan dava tarihi olduğundan, taleple bağlı kalınarak fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava-ıslah ayrımı yapılarak faiz yürütülmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 12.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.