Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/272
Karar No: 2020/74

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/272 Esas 2020/74 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/272 E.  ,  2020/74 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 149-329

    Sanık ..."nın hırsızlık suçundan TCK"nın 142/1-a, 31/3, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin Silvan Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.12.2014 tarihli ve 149-329 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 15.10.2018 tarih ve 4620-13989 sayı ile;
    "Suça sürüklenen çocukların okul müdürüne kızması sonrasında, suça konu kamerayı kırmaya karar vermeleri ve sonrasında kamerayı alıp dereye atmaları şeklinde gerçekleşen olayda; suça sürüklenen çocuğun eyleminin tek olmasına rağmen yanlış tavsifle eylem ikiye bölünerek iki ayrı suçtan dava açıldığı, TCK"nın 152/1-a maddesinden beraat, TCK"nın 142/1-a maddesinden ise mahkûmiyet hükmü verildiği, tek eylem nedeniyle hem beraat hemde mahkûmiyet kararı verilemeyeceği anlaşıldığından beraat kararı kaldırılarak ve temyiz kapsamına alınarak dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    Suça sürüklenen çocuğun eyleminin kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu gözetilmeden hırsızlık suçundan hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyesi İ. Kurt; "Suça sürüklenen çocuk ... ve mahkûmiyet kararını temyiz etmeyen suça sürüklenen çocuk ... hakkında mala zarar verme suçundan beraat kararı verilmiştir. Suça sürüklenen çocuklar okul müdürüne kızıp zarar verme kastı ile hareket etmişlerdir. Faydalanma kasıtları yoktur. Mahkeme tam tersine bir kanaate varmıştır.
    Eylemin tek bir suçu oluşturduğu, bu nedenle yalnızca mala zarar verme suçundan cezalandırılmaları gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılıyorum. Ancak, sonuçta kasıt yokluğundan verilen bir beraat kararı mevcuttur ve kazanılmış hak oluşmuştur. Her iki suçtan mahkûmiyet kararı verilse idi sanıklar aleyhine olduğundan hırsızlık suçundan verilen cezanın kaldırılması gerekecek idi. Bu nedenle, beraat kararının kaldırılması yönündeki çoğunluk görüşünün, kazanılmış hak kuralına aykırı olduğu kanaatindeyim." açıklamasıyla karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.11.2018 tarih ve 53478 sayı ile;
    "...Olayın meydana geliş şekline göre ve dosyada mevcut kamera çözüm tutanağında belirtildiği üzere, suça sürüklenen çocukların kameralara önce taş atmalarının, kameraların kendilerini çekmesini engellemek ve bundan sonra alıp götürmek olduğu anlaşılmaktadır. Sonradan görüntülerin izlenmesi hâlinde kameraları kendilerinin aldığının anlaşılmasından korkmuşlardır. Bu hâliyle eylem hırsızlık suçu olarak kabul edilmelidir. Kasıt, sadece okul müdürüne kızgınlıkla zarar vermek olsa kameraların taş atarak kırılmasından sonra yerinden alınmaması şeklinde eylem sonlandırılmalıydı. Bu sebeple sonradan değişen ve geliştirilen duruşma savunmasına itibar edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Yerel Mahkemece de eylem hırsızlık olarak tavsif edilip kamu malına zarar verme suçundan beraat hükmü tesis edilerek hırsızlık suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuştur. Bu durumda, aleyhe temyiz bulunmayan kamu malına zarar verme suçuna ilişkin beraat hükmünün temyizen incelenmesine ve beraatin kaldırılarak temyiz incelemesine dahil edilmesine yasal imkân bulunmamaktadır. Bozma gerekçesinin girişinde açıklandığı gibi, eylem ikiye bölünerek aynı eylemden hem beraat hem de mahkûmiyet kararı verilemeyeceği şeklinde bir eleştiri ile yetinilmesi gerekmektedir. Bu sebeplerle, Yüksek Dairenin bozma kararına karşı, eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu ve kamu malına zarar verme suçuna ilişkin beraat kararının temyiz kapsamına dahil edilemeyeceği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 13.05.2019 tarih ve 10678-7940 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... ve inceleme dışı sanık ... hakkında kamu malına zarar verme suçlarından verilen beraat kararları ile inceleme dışı sanık ... hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Şikâyetçi ..."ın, müdürü olduğu ilk öğretim okuluna ait kameraların öğrencileri olan ... ve ... tarafından kırıldığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Görgü tespit tutanağında; okulun giriş kısmına göre ön duvar ve sol yan duvarda yerden yaklaşık dört metre yükseklikte bulunan iki adet kameranın yerinden sökülmüş olduğu, kameralara ait kabloların da açıkta olduklarının görüldüğü bilgilerine yer verildiği,
    Olay yeri inceleme raporunda; okulun güvenlik kameralarının olduğu beyan edilen yerde kameraların bulunmadığı, okulun dış kısmının duvarı üzerinde güvenlik kameralarının kablolarının asılı vaziyette olduğu, başkaca bir zarar bulunmadığı, okulun içine girilmediğinin bildirildiği,
    Kamera görüntüsü inceleme tutanağında; kayıt cihazından olay anına ilişkin görüntüler incelendiğinde, kamera saatine göre saat 17.49"da bir cismin kameraya isabet ettiği, saat 17.50"de üzerinde pembe renkli bir kıyafet bulunan 15 yaşlarında bir şahsın kameranın görüş açısına girdiği, 17.50 ile 18.03 saatleri arasında toplamda altı kez kameraya bir cismin isabet ederek kameranın darbe aldığı, saat 18.03"te üzerinde yeşil renkli kıyafet bulunan başka bir şahsın görüş açısına girerek yerden bir şeyler aldığının görüldüğü, 18.04 ile 18.07 saatleri arasında olmak üzere beş kez kameraya bir cismin isabet ettiği, saat 18.14"te yeşil kıyafetli şahsın yerden bir şeyler topladığı ve kameranın darbe alarak sarsıldığının görüldüğü, akabinde aynı şahsın saat 18.16"da duvara tırmanarak kamera ile uğraştığı, sonrasında ise görüntülerin kaybolduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Mağdur ... soruşturma aşamasında; 100. Yıl İlk Öğretim Okulunun müdürü olduğunu, 23.05.2013 tarihinde sabah saat 09.00 sıralarında okula geldiğinde dışarıda bulunan iki adet kameranın yerinde olmadığını gördüğünü, odasına geçerek kayıt cihazındaki görüntüleri incelediğinde kameraları alan şahsın daha önceden öğrencileri olan ... olduğunu tespit ettiğini, babası ile görüşerek olayı anlattığını, babasının “Zararı karşılayamayacağım. Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın.” dediğini, bunun üzerine Polis Merkezini arayarak haber verdiğini, olay nedeniyle 400-500 TL civarında bir zararın meydana geldiğini,
    Kovuşturma aşamasında; kameraların tamamen kırık vaziyette inceleme dışı sanık ... tarafından getirilerek kendisine teslim edildiğini, ancak kullanılamaz hâlde olduklarını, suç nedeniyle meydana gelen zararın giderilmediğini, şikâyetçi olmadığını,
    İnceleme dışı sanık ... soruşturma aşamasında müdafi huzurunda dinlenmesinde; okulun bahçesinde arkadaşı olan ..."yı gördüğünü, Osman"ın yanında iki adet kırık kamera bulunduğunu, kendisine bu kameraları alıp atmasını söylediğini, ancak bunu kabul etmediğini, ardından Osman"ın kameraları alarak okuldan uzaklaştığını, sonrasını bilmediğini, Osman"ın okuldan ayrılması nedeniyle bu şekilde davranmış olabileceğini, suça katılmadığını,
    Kovuşturma aşamasında; okul müdürü kendisini dövdüğü için ona kızarak arkadaşı ... ile birlikte suça konu kameraları alıp götürmek niyetiyle kırdıklarını ve bu kameraları alarak oradan uzaklaştıklarını, daha sonra kameraları dereye attığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... soruşturma aşamasında müdafi huzurunda dinlenmesinde; okulun müdürü olan ..."a kızgın olması nedeniyle bahçede bulunduğu sırada elindeki taşı güvenlik kamerasına doğru fırlattığını, ardından yanına gelen arkadaşı ..."ün de kameraya taş atmaya başladığını, ikisinin birlikte taş atarak kameraları kırdıklarını, sonra bu kameraları alarak olay yerinden uzaklaştıklarını, kameraları Hüseyin"e verdiğini, sonradan öğrendiği kadarıyla Hüseyin"in kameraları dereye atmış olduğunu,
    Kovuşturma aşamasında; okul müdürünün arkadaşına vurması ve kendilerine de kötü davranması nedenleriyle ... ile öncelikle kendilerini görmemesi için ve götürmek amacıyla taş atarak iki adet kamerayı kırdıklarını, kameraları alarak olay yerinden uzaklaştıklarını, daha sonra Hüseyin"in bu kameraları dereye attığını,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından hırsızlık ve mala zarar verme suçları üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
    TCK"nın 141. maddesinde yer alan "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir." şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun"un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır.
    TCK"nın "Nitelikli hırsızlık" başlıklı 142. maddesinin 1. fıkrasının uyuşmazlık konusu ile ilgili hükmü;
    "(1) Hırsızlık suçunun;
    a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
    ...
    İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur..." şeklinde düzenlenmiş iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 62. maddesiyle bahse konu bent için öngörülen “iki yıldan beş yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım “üç yıldan yedi yıla kadar hapis” olarak değiştirilerek ceza süresi artırılmıştır.
    Hırsızlık suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, bilerek ve isteyerek başkasına ait taşınır bir malı, zilyedinin rızasına aykırı olarak bulunduğu yerden almalıdır. Suçun oluşabilmesi için genel kastın yanında failin ayrıca “kendisine veya başkasına bir yarar sağlama maksadı” ile (özel kast) hareket etmiş olması gerekmektedir.
    Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için genel kast yanında bulunması gereken “yararlanma” özel kastı, suça konu eşyadan doğrudan veya dolaylı şekilde istifade edilmesi şeklinde olabileceği gibi maddi ya da manevi nitelikte de bulunabilir. Başka bir ifadeyle failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz, yarar kavramının içinde değerlendirilir (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul, 2007, s; 302). Ancak şaka yapılması veya alay edilmesi amacıyla malın alınması bu kapsamda mütalaa edilmez.
    Buradaki yararın geçici veya sürekli olmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Ayrıca madde metninde açıkça belirtildiği üzere, yararın mutlaka faile dönük olması da aranmaz. Failin yararlanma kastıyla hareket etmesi yeterli olup çaldığı maldan yararlanıp yararlanmamasının suçun oluşumuna etkisi bulunmamaktadır (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, Ankara, 2010, s; 372). Nitekim bu husus maddenin gerekçesinde de; “Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
    TCK"nın “Mala Zarar Verme” başlıklı 151. maddesinin birinci fıkrasında ise;
    “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde mala zarar verme suçunun basit hâli düzenlenmiş olup madde gerekçesinde; "Suçun konusu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz maldır. Suç, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketlerden kirletme, örneğin; başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir." açıklamalarına yer verilmiştir.
    Suç tarihi itibarıyla suçun nitelikli hâlleri ise aynı Kanun"un 152. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında;
    "(1) Mala zarar verme suçunun;
    a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
    b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
    c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,
    d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,
    e) Grev veya lokavt hâllerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
    f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
    g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,
    İşlenmesi hâlinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (2) Mala zarar verme suçunun;
    a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
    b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
    c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
    İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza iki katına kadar artırılır..." şeklinde iken, 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK"nın 152. maddesinin birinci fıkrasındaki "bir yıldan altı yıla kadar hapis" şeklindeki yaptırım "bir yıldan dört yıla kadar hapis" olarak, ikinci fıkrasındaki "iki katına kadar" şeklindeki artırım oranı ise "bir katına kadar" olarak değiştirilmiştir.
    Görüldüğü gibi 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı TCK"nın 152. maddesinin uyuşmazlık konusuyla ilgili birinci fıkrasındaki mala zarar verme suçunun nitelikli hâli bakımından ceza süresinin alt sınırı korunmuş, üst sınırı ise dört yıla indirilerek bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
    Mala zarar verme suçuyla korunan hukuki yarar, mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet kavramına, malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve doğal ürünleri de dahildir. Mülkiyetin korunmasında amaç, sadece malın fiziksel olarak zarar görmesi olmayıp malın değerinin de korunmasıdır. Bu nedenle, malın özgülendiği amaca uygun kullanılabilmesini, önemsiz sayılmayacak derecede azaltan bir zararın varlığı yeterli olup malın maddi olarak zarar görmüş olması gerekmez.
    Kanuni düzenleme göz önüne alındığında, mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşması için failin belirli bir amaç ya da saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
    Görüldüğü gibi mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala, TCK’nın 151/1. maddesinde sayılan seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir. Seçimlik hareketler maddede; “kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek” şeklinde belirtilmiştir.
    Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, kanunda tahdidi şekilde belirtilmiş olmakla birlikte, zarara neden olan neticeyi meydana getirmeye elverişli fiil, aynı zamanda Kanun"da belirtilen seçimlik hareketlerden en azından birini zorunlu olarak kapsayacağından, suçun oluşumu için zarar verici sonucun gerçekleşmesini yeterli saymak gerekir.
    Hırsızlık ve mala zarar verme suçları TCK"nın onuncu bölümünde "mal varlığına karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hâle getirilmektedir. Hırsızlık suçunda fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği hâlde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Hırsızlık suçlarında aranan bu özel kast nedeniyle eylem, mala zarar verme suçundan ayrılmaktadır. Fail malı yarar sağlama maksadı ile değil de o malı zarar verme maksadıyla almışsa eylem hırsızlık suçunu değil, mala zarar verme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; kötülük yapmak istediği komşusunun kömürlerini havaların sıcak olduğu bir vakitte yakmak suretiyle kullanılamaz hâle getiren failin eylemi mala zarar verme suçunu oluşturduğu hâlde, kış ayında ısınmak için komşusunun kömürlerinin alınması hırsızlık suçunu oluşturacaktır. Bununla birlikte mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması durumunda, korunan hukuki yararın tek olması dikkate alınarak ayrıca mala zarar verme suçu oluşmayacaktır. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun da oluşacağı kabul edilmelidir. Örneğin, aracın camı kırılarak içeride bulunan çantanın alınması hâlinde hırsızlık suçu yanında, hırsızlık suçunun konusunu oluşturmayan camın kırılmış olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacak; hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verildiği hâllerde ise mala zarar verme suçu oluşmayacaktır. Bu kapsamda eylemin hukuki niteliğinin belirlenmesi bakımından her somut olayın özelliğine ve failin yararlanma kastının bulunup bulunmamasına göre bir değerlendirme yapılması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... ile inceleme dışı sanık ..."ün, öğrencisi oldukları 100. Yıl İlk Öğretim Okuluna ait kameraları, taş atarak kırmaları ve yerlerinden sökerek alıp götürmeleri şeklinde gerçekleşen olayda;
    Sanık ..."nın soruşturma aşamasında, inceleme dışı sanık ... ile birlikte taş atarak kameraları kırdıklarını, daha sonra bu kameraları alarak olay yerinden uzaklaştıklarını söylemesine rağmen kovuşturma aşamasında bu beyanını kısmen değiştirerek okul müdürüne olan kızgınlığı nedeniyle öncelikle kendilerini çekmemesi, daha sonra da alıp götürmek amacıyla taş atarak kırdıkları iki adet kamerayı alarak olay yerinden uzaklaştıklarını savunması, inceleme dışı sanık ..."ün de sanığın bu savunmasını doğrular şekilde beyanda bulunması karşısında, sanığın suç işleme kastının sadece suça konu kameralara zarar vermeye yönelik olmadığı, aksi hâlde taş atarak kullanılamaz duruma getirilen kameraların olay yerinde bırakılmasının gerekeceği, sanığın bununla yetinmeyip kameraları bulunduğu yerlerden sökerek alıp götürmek suretiyle mağdurun zilyetliğinin ortadan kaldırmış olması dikkate alındığında, sanığın, okul müdürüne duyduğu kızgınlık nedeniyle okulun giriş kapısı üzerinde bulunan iki adet kamerayı alıp götürmek amacıyla okulun bahçesine geldiği, görüntü almasını da engellemek için taş atarak kırdığı kameraları alarak olay yerinden ayrılması şeklinde gerçekleşen eyleminin bir bütün hâlinde hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ...; "Sanık ..."nın, okulun müdürü olan mağdur ..."a kızgın olması nedeniyle bahçede bulunduğu sırada elindeki taşı güvenlik kamerasına doğru fırlattığını, ardından yanına gelen inceleme dışı sanık ..."ün de kameraya taş atmaya başladığını, ikisinin birlikte, öncelikle kendilerini görmemesi için ve götürmek amacıyla taş atmak suretiyle kırdıkları kameraları alarak olay yerinden uzaklaştıklarını, daha sonra Hüseyin"in bu kameraları dereye atmış olduğunu savunması; inceleme dışı sanık ..."ün de, okul müdürünün kendisini dövmesi nedeniyle duyduğu kızgınlık sonucunda arkadaşı olan sanık ... ile birlikte suça konu kameraları alıp götürmek niyetiyle kırdıklarını ve daha sonra bu kameraları dereye attığını beyan etmesi ile olay yeri inceleme raporu ve görgü tespit tutanağında, okulun giriş kısmına göre ön duvar ve sol yan duvar üzerinde bulunan iki adet kameranın yerinden sökülmüş olduğu, okul içerisinde başkaca bir zarar bulunmadığı, okulun içine girilmediğinin bildirilmesi hususları da göz önüne alınarak, sanığın okul müdürüne duyduğu kızgınlık nedeniyle okula ait kameraları taş atarak kırması ve kayıt cihazında görüntülerin kaydedildiğinin farkında olmadan eylemi gerçekleştirenin kendisi olduğunun açığa çıkmaması için yerlerinden söktüğü kameraları dereye atması şeklinde gerçekleşen eyleminde hırsızlık suçunun oluşabilmesi için sanıkta, bilerek ve isteyerek başkasına ait taşınır bir malı, zilyedinin rızasına aykırı olarak bulunduğu yerden alma şeklindeki genel kastın yanında ayrıca kendisi veya başkası yararına suça konu eşyadan "faydalanma" özel kastının bulunmadığı, nitekim olaydan sonra inceleme dışı sanık ..."ün suça konu kameraları attığı dereden alarak tamamen kırık ve kullanılamaz bir hâlde mağdura iade ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın yarar sağlama maksadı ile değil zarar verme kastıyla suça konu kameraları kırıp yerinden alması eyleminin yalnızca kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu," açıklamasıyla,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 15.10.2018 tarihli ve 4620-13989 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.02.2020 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal ve yeterli çoğunluk sağlanamadığından 11.02.2020 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi