Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/2390 Esas 2014/6546 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2390
Karar No: 2014/6546
Karar Tarihi: 20.05.2014

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/2390 Esas 2014/6546 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/2390 E.  ,  2014/6546 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 21/11/2013
    NUMARASI : 2010/592-2013/463

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.08.2010 gününde verilen dilekçe ile borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Mehmet vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, dava konusu 64 parsel sayılı taşınmaz üzerine konulan ipotekten dolayı hakkında yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece; ipoteğin temelini oluşturan alacağın gerçekte olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, Şanlıurfa 3. İcra müdürlüğünün 2010/6191 Esas sayılı dosyasındaki takibe dayanak ipotekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekkine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı M.. M.. vekili temyiz etmiştir.
    İpotek, halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak için kurulabilir. (TMK.m.881). Mevcut alacakları teminat altına almak için kurulan ipotek, anapara ipoteğidir. İlerde doğacak veya doğması muhtemel alacaklar için kurulacak ipotek ise üst sınır (azami meblağ) ipoteğidir. Eğer mevcut bir alacak için ipotek kurulmuşsa, alacağın geçerli olması gerekir. Zira, ipotekle alacak arasında çok sıkı bir birliktelik vardır. Alacak varsa ipotek kabul edilir. Ancak alacak doğmamışsa, hukuki nedeni dolayısıyla batılsa (BK.m.19/2, 20/1), ipotek tescil edilse bile hüküm ifade etmez ve rehinli alacaklıya icra takibi yoluyla alacağını elde etme yetkisi vermez. Vurgulanması gereken diğer bir husus, ipoteğin tescilinin tarafları bağlayacağıdır. Fakat söylendiği üzere ipotek, rehnin temin ettiği alacağın varlığı yönünden bir karine ya da delil oluşturmaz. Bununla birlikte ipotek, eğer mevcut bir alacak için kurulmuşsa, bunun tutarının ipotek sözleşmesinde gösterilmesi yeterlidir. Bu durumda ipotek sözleşmesi, aynı zamanda bir borç ikrarı görevi de görebilir (BK.m.17). Rehin sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız bir borç ikrarını kapsadığı durumlarda, alacaklı sanki bir mahkeme kararına dayanıyormuşcasına ilamlı takiplere özgü yoldan yararlanabilir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
    İncelenen ve ipotek akdinin çerçevesini tayin eden 19.03.2010 tarihli resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, “..M.. M.."dan aldığı 40.000 TL bedel karşılığı…” tesis edildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. Burada, malik/borçlunun bir borç ikrarında bulunduğu kabul edilir. Bu borç ikrarında, akit tablosu ipoteğin hukuki dayanağını oluşturur.
    Hal böyle olunca, artık üst sınır ipoteğinde olduğu gibi mahkemece alacağın doğup doğmadığının, başka bir deyişle rehinli taşınmaz malikinin gerçek bir alacağı olup olmadığının ayrıca araştırılması gerekmez.
    Öte yandan ipotek akit tablosuna karşı ileri sürülen iddia, resmi senede karşı yapılmış bir iddiadır. Senede karşı iddianın aksinin, aynı güçte yazılı delille kanıtlanması gerekir. Davacı iddialarını kanıtlayamadığından mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı M.. M.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.