Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/28257
Karar No: 2019/12342
Karar Tarihi: 10.12.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/28257 Esas 2019/12342 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi         2016/28257 E.  ,  2019/12342 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R

    Davacı, davalının zilyetliğinde bulunan ... ili ... ilçesi ... beldesi ... mevkiindeki 229 sayılı parselde özel parselizasyon yaptığını ve özel parselizasyon neticesinde oluşan 4500 m²"lik 9 nolu parseli ... 2. Noterliği"nin 18/08/1992 tarih 27898 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, tapu devrinin ise tapulama ve kadastro tespitinden sonra yapılacağının kararlaştırıldığını, yurt dışında yaşadığını, tapulama ve kadastro tespiti konularını takip edemediğini, sonradan davalı ile irtibat kurduğunda dava konusu yerin tapusunun ... Kadastro Mahkemesi"nde ihtilaflı olduğunu ve sonucunda da Hazine adına tescil edildiğini öğrendiğini, bundan dolayı tapudan devir imkanının kalmadığını belirterek, satış sırasında davalıya 9.000,00-TL ödediğini, bu bedel ile başka taşınmaz almış olsa idi elde edeceği kazançtan mahrum kaldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu taşınmazın şimdiki rayiç bedelinin tespiti ile tespit edilecek bedelin ödenmesine karar verilmesini, şayet taşınmazın bugünkü rayiç bedeline ilişkin talebi kabul edilmez ise, uğramış olduğu munzam zararının denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet ilkesi gereğince tespiti ile tespit edilecek bu bedelin, sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, sözleşmenin 18/08/1992 tarihinde tanzim edildiğini, dolayısıyla dava tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşımının dolduğunu, öncelikle bu nedenle esasa girmeden davanın usulden reddi gerektiğini, davacının baştan itibaren taşınmazın durumunu bildiğini, sözleşmenin tapu devri sözleşmesi olmadığını, bilerek ve isteyerek uyuşmazlığa konu zilyetlik devri sözleşmesini yaptığını, sözleşme gereği o tarihte zilyetliğin de davacıya devredildiğini, üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, tapu kayıtlarının aleni olduğunu belirterek, bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile davasının kabulü ile 9.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Davalının temyiz itirazlarının değerlendirilmesinde; dosyanın incelenmesinde; 18/08/1992 tarihli “imar ihya ve zilyetliğin devri sözleşmesi” başlıklı noter senedinde, 229 sayılı parsel içinde konumu belirtilen ve sözleşmeye ekli krokide de gösterilen 4.500 m² tapusuz taşınmazın davalı tarafından davacıya “ bütün imar ihya ve zilyetlik hakları ile dokuz milyon liraya” satıldığı, bu sözleşmenin var olan bir mülkiyet devrini taahhüt etmediği, senet içerisinde davalı satıcının beyanı olarak yazılan “ iş bu yerin tesbiti ve tapusu adıma yapılması halinde alıcımın talep ettiği anda ilgili tapu dairesinde ferağını vermeyi taahhüt ediyorum” kelimelerinden ve yine senet içerisinde yazılı olarak, davalının bu yerde yalnız zilyetliği olduğunun belirtilmesinden de anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan keşif sonrası, hükme de esas alınan bilirkişi heyet raporunda ise, davacı tarafından davalıdan satın alınan 4500 m²"lik yerin dava tarihinde piyasa rayiç değerinin 258.840,00-TL olacağı, davacının tazminat talep ettiği miktarın ise 9.000,00-TL olduğundan taleble bağlı kalınarak davacının davasının kabulüne dair hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Taraflar arasındaki sözleşme, geçerli olsa da, taşınmazın bulunduğu bölgedeki kadastro tespitinden önce yapılmış olup, dava konusu taşınmazın da ... Kadastro Mahkemesinin 24/5/2005 tarih 2004/1 Esas, 2005/5 sayılı Kararı ile 229 parsel olarak hazine adına tescil edilmesi nedeniyle, özel mülkiyete konu teşkil edilememesi neticesinde zilyetlik devir sözleşmesiyle yapılan satışın geçerliliğinden söz edilemez.
    Dava konusu taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacak taşınmaz için davalıya verdiği bedeli ancak, sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Taraflar arasındaki sözleşme de mülkiyet devir sözleşmesi olmadığına göre taşınmazın rayiç bedeli istenemeyecektir.
    Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
    Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
    O halde mahkemece; dava konusu 4.500 m2 taşınmaz yönünden 18/08/1992 tarihinde 9 milyon ödendiği belirlendiğine göre, hazine adına tescil edilen yerin denkleştirici adalet ilkesine göre ifanın imkansız hale geldiği tarihteki ulaşacağı alım gücünün, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, yargılama sırasında da bu ilke gereğince ulaşacağı değer için bilirkişiden rapor alındığı da gözetilerek, yine de gerek görülmesi halinde tekrar bir uzman bilirkişi raporu da alınması suretiyle kesin olarak tespit edilerek, bu bedele hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesi sonucu; davalının temyiz itirazı üzerine yapılan değerlendirme neticesi verilen bozma kararı çerçevesinde reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının REDDİNE, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 153,69 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi