18. Ceza Dairesi 2017/1300 E. , 2019/2858 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : İnsan ticareti, fuhuş
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Türk Ceza Kanunu"nun 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçunun oluşabilmesi için failin mağdura yönelik olarak "tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliğinden yararlanarak rızasını elde etmek" biçiminde bir harekette bulunması ve bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağduru ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması, tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi veya barındırması gerekmektedir. Suçun oluşması için hem araç hareketlerden, hem de amaç hareketlerden en az birisinin bir arada bulunması gereklidir. Araç hareketler, asıl veya amaç hareketlerden önce veya en geç bu hareketlerle eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Böylece öncelikle araç hareketler ile mağdurun iradesi kırılmalı ve görünüşte rızası elde edilmeli daha sonra da bu husustan yararlanarak suçu oluşturan asıl amaç hareketler gerçekleştirilmelidir.
Bu durumun tek istisnası, TCK"nın 80/3. maddesindeki “on sekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hâllerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verileceği” yönündeki düzenlemedir.
TCK"nın 80/1. maddesinde belirtilen çaresizlik halinden, yeme içme, barınma, seyahat gibi hayatın devam ettirilmesinde mevcudiyetleri zorunlu olan konularda yapacak bir şeyi olmayan kimsenin durumunu anlamak gerekli olup, bu nitelikli halin varlığının kabulü için mağdurun üstesinden gelemiyeceği bir çaresizlik ortamında bulunması ve muhtaçlık halinin oluşturduğu sonuçtan yararlanılarak sömürülmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında;
1- Müştekilerin soruşturma aşamasında alınan beyanlarında; sanıkların yanından ayrılma imkanları olmasına rağmen ayrılmayıp fuhuş yaptıkları, sanıkların kiraladıkları evde ve ayarladıkları otellerde her zaman bu evleri ve otelleri terk edebilecek şekilde serbest olarak kaldıkları, sanıkların sürekli onların başında bulunmadığı, yanlarında cep telefonlarının bulunduğu ve Moldova’daki tanıdıkları ile rahatça görüşebildikleri, olayı kolluk güçlerine bildirme imkanları olmasına rağmen bildirmedikleri gibi olayın polis takibi sonucunda ortaya çıkmış olması da gözetildiğinde müştekilerin çaresizliklerinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla; sanıkların TCK’nın 80/3. maddesi kapsamında kalmayan müştekilere yönelik olarak tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle fuhuş yaptırdıklarına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden atılı suçtan beraatleri yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2- Sanıkların, cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliklerinden faydalanarak müştekileri fuhuşa sevkettiklerine dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında TCK"nın 227/4. maddesine göre arttırım yapılarak fazla ceza tayini,
3- Kabule göre de;
a) Sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdurların birden fazla fuhuş yapmasına aracılık etmelerine rağmen TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanıklar hakkında hükmedilen birim gün sayısının belirlenen miktar üzerinden adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulanan kanun maddesinin TCK’nın 52/2. maddesi yerine 50/1-a olarak gösterilmesi,
c) Sanıklar hakkında ödenmeyen adli para cezalarının, 5275 sayılı Kanun"un 6545 sayılı Kanunla değişik 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar Fatih Bıçakçı, ... ve ... müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından, 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.