12. Ceza Dairesi 2013/10746 E. , 2014/2974 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme
Hüküm : Beraat
Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK"nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD"ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin aynı Kanunun 132/1-2. cümlesinde; başkalarının haberleşme içeriklerinin, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin aynı Kanunun 132/2; kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa etmesi eyleminin aynı Kanunun 132/3. maddelerinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği, bu madde kapsamında suç olarak tanımlanmayan kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, TCK"nın 134/1-2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya içeriğine ve aksi kanıtlanamayan savunmaya göre; Elazığ milletvekili olan katılanın olay tarihi olan 05.02.2009 günü, partisinin Karakoçan ilçe başkanı olan sanığı cep telefonundan aradığı, sanığın katılanla yaptığı telefon görüşmesini, katılanın bilgisi ve rızası dışında kaydettiği, daha sonra 06.02.2009 tarihinde savcılığa müracaat ederek, katılanın telefon görüşmesi sırasında kendisine hakaret ve tehdit ettiği iddiasıyla şikayetçi olduğu, bu şikayet ile ilgili olarak, katılan hakkında milletvekili olduğu için fezleke düzenlendiği, dosya içeriğinde bulunan Karakoçan Cumhuriyet Başsavcılığına ait, hakaret ve tehdit suçlarından düzenlenen 18.03.2009 tarih ve 2009/81 soruşturma sayılı fezleke içeriğine göre, sanığın, başka türlü delil elde etme olanağı olmadığından, katılanla yaptığı görüşmeye ilişkin oluşturduğu CD"yi, yasal şikayet hakkını kullanarak ve iddiasını kanıtlama amacıyla, katılanla yaptığı telefon görüşmesinden bir gün sonra Cumhuriyet Savcılığına verdiği, konuşma içeriğinin telefon görüşmesinin yapıldığı tarihten (4) gün, şikayet dilekçesinin ibrazından ise (3) gün sonra 09.02.2009 tarihinde, www......com isimli internet sitesinde yayınlandığı, yayınlanan konuşmaların içeriğine göre, milletvekili olan katılanın sanığı aradığı, kendisine bir rüşvet olayı ile ilgili olarak, terör örgütü mensupları ile yakınlık kurduğu ve gençlik kolları başkanını görevinden aldığından bahisle bir çok kez ağır sinkaf ifadeleri içeren küfür ve hakarette bulunduğu, değişik ifadelerle bir çok kez ölümle, vurdurtmakla, ortadan kaldırmakla tehdit ettiği, sanığı istifa etmeye zorladığı, konuşma içeriğinin internet sitelerinde yayınlanması üzerine katılanın vekili aracılığıyla 11.02.2009 tarihinde sanık hakkında şikayetçi olduğu ve yürütülen adli soruşturma sonucunda, sanık hakkında TCK"nın 132. maddesinden dava açıldığı, sanığın savunmasında, basına konuşmayı kendisinin vermediğini, kendisine yönelik tehdit ve hakaretleri ispat etmek için telefon görüşmesini kaydettiğini, telefon kaydını cd"ye aktarmak için Elazığ"a gönderdiğini, burada telefon görüşmeleri cd"ye aktarılırken kaydedilmiş olabileceğini, görüşmelerin internette yayınlandığından kendisinin de rahatsız olduğunu beyan ettiği, mahkemece, konuşmaların yayınlandığı www.....com internet haber sitesinin genel koordinatörünün tanık olarak dinlenildiği, bu tanığın talimatla alınan beyanında, katılan ve sanık arasında geçen konuşmaları bir şahsın kendisine getirdiğini, haber değeri olduğu için sitede yayınladığını, bu haberi farklı internet siteleri de kendilerinden sonra yayınladığını, daha sonra katılanın vekilinin talebi üzerine ses kayıtlarını siteden kaldırdığını beyan ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ise "sanığın katılan arasında geçen konuşmaları kayda aldığını kabul ettiği, ancak bu telefon kaydının sanık tarafından yayınlanmak üzere basına verildiğine dair somut bir delil elde edilemediği, internet sitesinin sorumlu kişisinin de, kaydın sanık tarafından verildiğine dair herhangi bir beyanda bulunmadığı, bu nedenle kayıtların sanık tarafından basına verildiğine dair şüpheden uzak, mahkumiyete yeter delil elde edilemediği" gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği olayla ilgili olarak, sanığın aşamalarda atılı suçu kabul etmediğine ilişkin savunması ve katılanla yaptığı telefon görüşmesinden bir gün sonra yasal şikayet hakkını kullanarak, oluşturduğu CD"yi savcılığa teslim etmiş olması değerlendirildiğinde, dosyadaki delillerin, sanığın, iddiaya konu eylemi gerçekleştirdiğini açık ve net olarak ortaya koymadığı, sanığın suçtan cezalandırılması için, suçun tereddüte yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilemediği, oluş şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, bu açıklamalara göre sanığın delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesinde dosya kapsamı itibarıyla bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle hükmün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, mahalli Cumhuriyet Savcısının uzlaşmaya ilişkin; katılan vekilinin de, eksik araştırmaya, sübuta ve sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.