Esas No: 2020/1643
Karar No: 2021/130
Karar Tarihi: 28.01.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1643 Esas 2021/130 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1643
Karar No : 2021/130
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): ... varisleri
1- ...
2- ...
3- ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri Av. …
2- … Valiliği
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2019/2479, K:2019/12548 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Taşınır kültür ve tabiat varlıkları koleksiyonculuğu yapan ve daha önce izin belgesi iptal edilen davacının yeniden koleksiyon izin belgesi düzenlenmesi için Çanakkale Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne yapmış olduğu başvurusunun süresinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 23/03/2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Korunması Gerekli Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinin 5. fıkrasında yer alan; "...koleksiyon izin belgesi iptal edilenler, hiçbir şekilde yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemezler ve yeniden koleksiyon izin belgesi alamazlar." ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2019/2479, K:2019/12548 sayılı kararıyla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 63. maddesine, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "Devlet malı niteliği" başlıklı 5 ve "Yönetim ve gözetim" başlıklı 24. maddelerine, aynı Kanun'un "Müze, özel müze ve koleksiyonculuk" başlıklı 26. maddesinin 6, 7 ve 8. fıkralarına ve "Haber verme zorunluluğu" başlıklı 30. maddesine, 23/03/2010 tarih ve 27530 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkındaki Yönetmeliğin 1, 3 ve 15. maddelerine yer verildikten sonra,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 26. maddesinde; gerçek ve tüzel kişilerin ilgili Bakanlıktan alacakları koleksiyon izin belgesine bağlı olarak ayrıntıları Yönetmelikle düzenlenen yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşuluyla bu varlıkları ellerinde bulundurabilecekleri, bunların satış ve devirlerini yapabileceklerine ilişkin hükümler getirildiği, anılan Kanun'a dayanılarak çıkartılan ve 23/03/2010 tarih ve 27530 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkındaki Yönetmeliğin 15. maddesinin dava konusu 5. fıkrasında ise; koleksiyon izin belgesi iptal edilenlerin hiçbir şekilde yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemeyecekleri ve yeniden koleksiyon izin belgesi alamayacakları kuralına yer verildiği,
Toplumun ve tüm insanlığın ortak mirası olan taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişileri ellerinde bulundursalar dahi, anılan kişilerin, bu eserlerin korunması noktasında kamusal yükümlülüklerini yerine getirdikleri takdirde kendilerine tanınan hakları yine belirli kurallar çerçevesinde kullanılabilecekleri,
Dolayısıyla, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarını ellerinde bulunduranların koleksiyon izin belgelerinin, anılan Kanun ve Yönetmelik'te belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması nedeniyle iptali halinde, bu iptalin doğal sonucu olarak söz konusu kişilerin bir daha koleksiyonerlik faaliyetinde bulunmalarını da engellemeye varan düzenlemelerle karşı karşıya kalabilecekleri,
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu Yönetmeliğin iptali talep edilen 15. maddesinin 5. fıkrasındaki "koleksiyon izin belgesi iptal edilenlerin hiçbir şekilde yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemeyecekleri ve yeniden koleksiyon izin belgesi alamazlar" ibaresinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, söz konusu düzenleme dikkate alındığında, koleksiyon izin belgesi iptal edilen davacının yeniden bu belgenin verilmesi yolunda davalı ... Valiliğine yapmış olduğu başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu bireysel işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda; tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunacağı, herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu ve ceza ve ceza yerine geçecek tedbirlerin ancak kanunla konulabileceğine yönelik düzenlemeler bulunduğu, anılan düzenlemeler gereğince, mülkiyetinde bulunan taşınır kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ve bu yöndeki haklarına ilişkin düzenlemelerin yönetmelikle değil kanunla yapılması gerektiği, bu nedenle, mülkiyet hakkının kazanımına ya da kaybedilmesine ilişkin bir konuda düzenlemeler içeren dava konusu Yönetmeliğin ve bu Yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen bireysel işlemin hukuka uygun olmadığı ve iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden ... Bakanlığı tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, ... Valiliği tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Başkan, ..., Üyeler, …, …, …, … ve …'in; davacı ...'in 18/07/2020 tarihinde vefatı üzerine, davacı mirasçıları, ..., ... ve ... tarafından verilen ve 24/08/2020 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına giren dilekçeyle, davanın taraflarınca takip edilmesi talebinde bulunulmuş ise de, koleksiyonculuk izin belgesinin mülkiyet ve miras hakkı kapsamında mirasçılara intikali mümkün olmayan bir belge olması ve bu nedenle de anılan belgenin sadece davacıyı ilgilendirdirmesi nedeniyle davacı mirasçılarının davayı takip hakları bulunmadığı, bu nedenle dava hakkında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesi gereğince karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin oylarına karşılık; koleksiyon izin belgesinin kendisi mülkiyet konusunu teşkil etmemekle birlikte, anılan belgeye dayanılarak edinilen ve davacının mülkiyetinde bulunan taşınır kültür ve tabiat varlığı eserlerinin davacı mirasçılarına intikalinin haklı ve hukuki sebebe dayanmasının temelini oluşturması nedeniyle davacı mirasçılarının davayı takip etme hakları olduğuna oyçokluğu ile karar verilerek işin esası incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının taşınır kültür ve tabiat varlığı koleksiyonculuğu faaliyetinde bulunabilmesi için gerekli olan koleksiyon izin belgesi, 2008 yılında emniyet güçlerince yapılan denetimde izinsiz kültür varlığı bulundurduğunun tespit edilmesi ve aynı zamanda suç teşkil eden bu eyleminin, .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da sabit görülmesi ve anılan kararın kesinleşmesi üzerine, davalı ... Bakanlığı tarafından, Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinin 1/a ve 5. fıkraları uyarınca … tarih ve … sayılı işlemle iptal edilmiştir.
Bu işlemin iptali istemiyle davacı tarafından açılan davanın reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 10/04/2014 tarih ve E:2012/7122, K:2014/4506 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Koleksiyon izin belgesi iptal edilen davacı tarafından yeniden söz konusu belgenin verilmesi için davalı idarelerden Çanakkale Valiliğine başvurulmuş ve bu başvuru, süresi içinde cevaplanmayarak zımnen reddedilmiştir.
Bunun üzerine, sözü edilen işlemin ve bu işlemin dayanağını teşkil eden 23/03/2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinin 5. fıkrasında yer alan; "...koleksiyon izin belgesi iptal edilenler, hiçbir şekilde yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemezler ve yeniden koleksiyon izin belgesi alamazlar." ibaresinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."; "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinde, "...Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur..."; "Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması" başlıklı 63. maddesinde ise; "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır. Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir." hükmü yer almaktadır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "Devlet malı niteliği" başlıklı 5. maddesinde, "Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir. Özel nitelikleri dolayısıyla ayrı statüye tabi tutulan mazbut ve mülhak vakıf malları bu hükmün dışındadır."; "Yönetim ve gözetim" başlıklı 24. maddesinde, "Devlet malı niteliğini taşıyan korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Devlet elinde ve müzelerde bulundurulması ve bunların korunup değerlendirilmeleri Devlete aittir. Bu gibi varlıklardan gerçek ve tüzelkişilerin ellerinde bulunanlar, değeri ödenerek Bakanlık tarafından satın alınabilir..."; "Müze, özel müze ve koleksiyonculuk" başlıklı 26. maddesinde, "...Gerçek ve tüzelkişiler, Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilecek izin belgesiyle korunması gerekli taşınır kültür varlıklarından oluşan koleksiyonlar meydana getirebilirler. Koleksiyoncular faaliyetlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirmek ve yönetmelik gereğince, taşınır kültür varlıklarını envanter defterine kaydetmek zorundadırlar. Koleksiyoncular, ilgili müzeye tescil ettirerek, koleksiyonlarındaki her türlü eseri onbeş gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığına haber vermek şartı ile kendi aralarında değiştirebilir veya satabilirler. Satın almada öncelik Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir."; "Haber verme zorunluluğu" başlıklı 30. maddesinde ise, "Kamu kurumu ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri dahil, vakıflar, gerçek ve tüzelkişiler satacakları eşya ve terekeler arasında bulunan veya yapacakları müzayedelerdeki satışlara konu olan taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile koleksiyonları, önce Devlet müzelerine haber vermeye ve göstermeye mecburdurlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, kültür ve tabiat varlıklarından meydana getirilen koleksiyonları kuracağı komisyonun takdir edeceği bedel üzerinden satın alabilir. Bunlardan hazineye intikal etmiş olup da müze koleksiyonlarına girmesi lüzumlu görülenler, Devlet Ayniyat Yönetmeliği hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığına devrolunurlar..." hükmüne yer verilmiştir.
23/03/2010 tarih ve 27530 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkındaki Yönetmeliğin 1. maddesinde, "Bu Yönetmeliğin amacı, korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarına sahip olanlar ile koleksiyoncuların uymaları zorunlu usul ve esaslar ile bunların gözetim ve denetim ilkelerini belirlemektir."; 3. maddesinde, "Bu Yönetmelik, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 24 üncü, 26 ncı ve 30 uncu maddeleri gereğince hazırlanmıştır." kuralına yer verilmiş ve anılan Yönetmeliğin "Koleksiyon izin belgesinin iptali" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında; söz konusu belgenin iptali nedenleri düzenlenmiş olup, 5. fıkrasında ise; "14 üncü madde hükümleri hariç olmak üzere koleksiyon izin belgesi iptal edilenler, hiçbir şekilde yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemezler ve yeniden koleksiyon izin belgesi alamazlar." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu uyuşmazlıkta, koleksiyonculuk izin belgesi iptal edilen davacının, kendisine taşınır kültür ve tabiat varlığı niteliğindeki eserlerin mülkiyetinin kazanımını sağlayacak olan yeni bir koleksiyonculuk izin belgesinin verilmesi yönündeki talebinin zımnen reddi işleminin gerekçesinin, dava konusu Yönetmelik'te düzenlenen usul ve esaslar olduğu iddia edilmekte ve bunun da mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir.
Burada öncelikle, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının kapsam ve niteliğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır. Bu bağlamda, mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir.
Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, Anayasa'nın 35. maddesi, soyut bir temele dayalı olarak mülkiyete erişmeyi ve mülkiyeti edinmeyi değil, doğrudan mülkiyet hakkını güvence altına almaktadır.
Ancak, hem 2863 sayılı Kanun hükümleri hem de anılan Kanun uyarınca çıkarılan dava konusu Yönetmelik düzenlemesi incelendiğinde; koleksiyon izin belgesinin devredilemediği ve ekonomik bir alışverişe konu olamadığı görülmektedir. Nitekim dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinde; koleksiyonculuk yapan şahsın ölümü halinde koleksiyonun mirasçılarına intikal edeceği, ancak, mirasçıların koleksiyonculuğa devam etmek istemeleri durumunda, dava konusu Yönetmelik esaslarına göre yeniden koleksiyon izin belgesi almaları gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, devredilmesi ve intikali mümkün olmadığı anlaşılan koleksiyon izin belgesi ekonomik bir değer ifa etmediğinden, Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil etmemekle birlikte, koleksiyon izin belgesi iptal edilenler, dava konusu Yönetmelik gereğince yeni bir kültür ve tabiat varlığı edinemeyeceklerinden veya satın alamayacaklarından, bu durum esas itibarıyla mülke erişmeyi sınırlamaktadır.
Öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinde; koleksiyon sahiplerinin ilgili müzeye tescil ettirmek kaydıyla koleksiyonundaki her türlü eseri kendi aralarında değiştirebileceği veya satabileceği, 10. maddesinde ise; koleksiyonerin ölümü hâlinde koleksiyonun mirasçılarına intikal edeceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla, davacının koleksiyonundaki taşınır kültür ve tabiat varlıklarının belirli koşullar dâhilinde değiştirilebilmesi veya satılabilmesi mümkün olduğu gibi intikali de mümkündür. Bu durumda ekonomik bir değer ifade ettiği anlaşılan söz konusu koleksiyonun davacı açısından Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiği kuşkusuzdur.
Koleksiyon izin belgesinin kamu makamlarınca iptal edilmesi durumunda, dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesinde bulunan; "2863 sayılı Kanun'un 26. maddesi gereğince verilen koleksiyon izin belgesi iptal edilenler, iptal işleminin müze müdürlüğünce tebliği tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde koleksiyon izin belgesini, envanter defterlerini ve envantere kayıtlı veya henüz kayıt işlemi tamamlanmamış tüm kültür ve tabiat varlıklarını denetimi altında bulundukları müze müdürlüğüne teslim ederler." şeklindeki düzenleme gereğince, koleksiyon izin belgesi iptal edilenlerin, koleksiyonlarında bulunan eserlerin müzeye devredilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, söz konusu koleksiyon izin belgesinin iptalinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır. Mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin ise Anayasa'nın 35. maddesinde öngörülen koşullara uygun olması zorunludur. Bunun için de mülkiyet hakkına yapılacak müdahalelerin, ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir bir kanuni temelinin bulunması gerekmektedir.
Davacı tarafından ileri sürülen diğer bir iddia ise, mülkiyetin kazanımını sağlayan koleksiyon izin belgesinin kaybedilmesine bağlanan ağır sonuçlar (mülkiyet hakkına erişimin engellenmesi gibi) göz önünde bulundurulduğunda, bunun, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbiri niteliğinde olduğu ve Anayasa'nın 38. maddesi hükmü gereğince, ancak kanunla düzenlenmesi gerekirken, yönetmelikle düzenlenmesinin de hukuka aykırı olduğu hususudur.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun konuyu düzenleyen "Müze, özel müze ve koleksiyonculuk" başlıklı 26. maddesinde; konuya ilişkin birtakım usul ve esaslar düzenlenmekle birlikte, ne koleksiyon izin belgesinin edinimine, ne de anılan belgenin kaybedilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmediği gibi, anılan belgenin kaybedilmesine bağlanacak sonuçlar bakımından da herhangi bir düzenleme getirilmediği, tüm bu hususların yönetmelikle düzenleneceğine ilişkin kurallar getirildiği görülmektedir.
Oysa, kültür ve tabiat varlıklarının envantere kaydedilmesi zorunluluğu, 2863 sayılı Kanun'un 30. maddesinde açık olarak düzenlenmiş olup, bu yaptırıma uyulmamasının aynı Kanun'un 73. maddesine göre suç teşkil ettiği, üç aydan bir yıla kadar hapis ve adli para cezası gerektirdiği hüküm altına alınmıştır.
Ancak, koleksiyon izin belgesinin iptalini gerektiren hususlar anılan Kanun'la düzenlenmiş değildir. Buna göre, koleksiyon izin belgesinin iptalinin Kanun gereği mümkün olduğu kabul edilse dahi, hangi koşullarda iptal edileceği ve sonuçları açık olarak Kanun'la düzenlenmediği gibi en azından çerçevesi Kanun'la çizilerek konu hakkında idareye düzenleyici işlem yapma yetkisi de verilmemiştir. Bu kapsamda, izin belgesi iptal edilen koleksiyoncuya ait koleksiyon ürünlerinin akıbetinin ne olacağı da Kanun'la düzenlenmiş değildir.
Davacının koleksiyon izin belgesine istinaden oluşturduğu koleksiyonunun, Kanun gereği satışı ve intikali mümkün olup davacı açısından önemli bir ekonomik değer ifade ettiği için mülk oluşturduğu dikkate alındığında, koleksiyon izin belgesinin iptali ve bu iptale bağlanan sonuçların, mülkiyet hakkının korunmasının bir gereği olarak en azından genel çerçevesi belirlenecek biçimde şeklî anlamda kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde mülkiyet hakkının konusunu teşkil eden koleksiyon ürünlerinin edinimine ve devrine yol açan koleksiyon izin belgesinin iptali durumunda koleksiyon ile ilgili olarak ne gibi bir işlem yapılacağı kanunla açıklığa kavuşturulmamış olur.
Bu durumda, davacının koleksiyon izin belgesinin iptal edilmesi nedeniyle kendisine yeniden bu belgenin verilmemesi yönündeki dava konusu Yönetmelik kuralı nedeniyle davacının bu yolla edineceği mülkiyet hakkına sınırlama getirildiği, bunun da, bir tür ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbiri niteliğinde olduğu ve ancak kanunla düzenlenebilecekken, bu konudaki düzenlemenin Yönetmelikle yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 28/11/2019 tarih ve E:2019/2479, K:2019/12548 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 28/01/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.