15. Ceza Dairesi 2013/27579 E. , 2016/3225 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
14/06/2010 tarihli iddianameye göre sanığın keşideci ..... olan 6.000 TL bedelli çeki sahte olarak düzenleyerek kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği, 17/05/2010 tarihli iddianame de, sanığın......Bankası"ndan kredi çekerken, yine keşideci ...... olan 10.000 TL bedelli çeki ve borçlusu ..... olan 11.000 TL bedelli senedi sahte olarak düzenleyerek bankaya teminat olarak verdiği ve bu kredi borcunu ödemediği, bu şekilde sanığın zincirleme dolandırıcılık ve zincirleme resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; 14/06/2010 tarihli iddianame kapsamında, keşideci ....."in, çekin kendisine ait olmadığını, ablasının eşi olan sanığın kendisinden çek yaprağı istediğini, bu isteğini kabul ederek ilgili bankaya başvurduğunu, çek yapraklarının daha sonra kendisi yerine sanık tarafından ilgili bankadan bilgisi dışında alındığını ve kendisinin bundan haberinin olmadığını belirttiği, ilgili banka ise, çek yapraklarının keşideci ..... tarafından teslim alındığını belirttiği, buna göre ilgili bankaya yazı yazılarak söz konusu çek yapraklarının teslimine ilişkin belgelerin istenmesi, onaylı suretlerinin dosyaya konulması, çek yapraklarının sahibi dışında başkalarına verilmesinin söz konusu olup olamayacağının sorulması, 14/06/2010 ve 17/05/2010 tarihli iddianameler kapsamında, sanık, keşidecinin, baldızı olduğunu, ödenmeyen çekler dışında keşideciye ait birçok çeki onun bilgi ve rızası dahilinde imzaladığını, suça konu çekleri de aynı şekilde keşidecinin rızasıyla alıp imzaladığını ve bunlardan çoğunu ödediğini, ayrıca keşideciyle ..... işinde ortak olduğunu ve sürekli ticari bir ilişki içinde olduğunu belirttiği dikkate alınarak, keşidecinin, ayrıntılı olarak ifadesinin alınması, sanıkla olan ticari ilişkisinin sorulması, daha önce kendi rızasıyla sanığın çek keşide edip etmediğinin sorulması, sanıktan da, bu şekilde imzaladığı çeklerin hangileri olduğunun sorulması, sanık ve keşideciye ait ticari kayıtların getirtilerek aralarındaki hukuksal ilişkiye dair verilerin toplanması, resmi ya da fiili olarak keşidecinin çek imzalama hususunda yetki verip vermediğinin belirlenmesi, ayrıca, TCK"nın 158/1-j maddesi kapsamında kamu davası açılmasına rağmen, ilgili bankadan çekilen krediye dair kayıtların getirtilmesi, sanığın hangi tarihte ne kadar kredi çektiği, krediye teminat olarak verilen çek ve senedin, önceden doğan borç kapsamında verilip verilmediği, sanığın kredi borcu için başka teminat gösterip göstermediği, sanığın kredi borcunu ödeyip ödemediği, ödemiş ise ne kadarını ödediği, sanığın, keşideciye ait başka çekleri, başka krediler için kullanıp kullanmadığının araştırılması, ilgili belgelerin onaylı suretlerinin dosyaya konulması ve 14/06/2010 tarihli iddianame kapsamında, sanığın sahte çek düzenleyip piyasaya sürdüğü belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında, sanığın, suça konu çeki, daha önce açtırdığı genel kredi hesabına dayanarak iki ayrı tarihte kırdırdığı ve bankanın yasal hakları çıktıktan sonra kalan miktar kadar kredi kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin belirtildiği, buna göre, dava açılan konudan farklı bir konudan bahsedilerek sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği dikkate alınarak, söz konusu çekin sahte olarak düzenlenip bir başka kişiye verilmek suretiyle haksız menfaat temin edilip edilmediği veya sanığın, krediye teminat olarak çeki bankaya verip vermediğinin araştırılması, krediye teminat olarak verilmiş ise, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak çekin önceden doğan kredi için verilip verilmediğinin kesin olarak belirlenmesi, ayrıca, sanık, suça konu senedin, bir müşteri senedi olduğunu, borçlusunu tanımadığını belirtmekle, ilgili senedin verilmesine dair ticari kayıtların sanıktan istenmesi, 29/02/2008 keşide tarihli senette yer alan borçlu ......"nun çağrılarak, söz konusu senedin kendisi tarafından düzenlenip düzenlenmediği, sanık ya da babasını tanıyıp tanımadığının sorulması, buna dair belgelerin istenerek dosyaya konulması, bütün delillerin birlikte değerlendirilerek, sanığın suç işleme kastının bulunup bulunmadığı, keşidecilerin çek veya senetlerin düzenlenmesine rıza gösterip göstermediği, ilgili bankanın, çek veya senedin sahte olduğunu bilip bilmediği hususlarının karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de; 17/05/2010 tarihli iddianame kapsamında verilen hükümler açısından; 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinde, 765 sayılı Kanun"un 80. maddesinden farklı olarak “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında, aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulama olanağı bulunmadığı, somut olayda, sanıkların, sahte oluşturulmuş belgeleri düzenleyip kullanmaları eyleminde, zincirleme suç koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak ve suça konu belgelerin farklı zamanlarda düzenlendiğine dair yeterli delil bulunmadığı, ayrıca çekilen tek bir kredi için çek ve senedin teminat olarak bankaya ibraz edildiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında her iki suçtan TCK"nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 11/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.