8. Hukuk Dairesi 2012/3263 E. , 2012/12055 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali tescil ve katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki tapu iptali tescil ve katkı payı alacağı davasının reddine dair Gemlik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 14.12.2011 gün ve 389/773 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 1983 yılında evlendiklerini, uzun yıllar yurtdışında çalışarak elde edilen gelir ve birikimleriyle alınan 814 ada 232 parsel üzerindeki ev ile 110 ada 15 parsel üzerindeki 6 nolu bölümün davalı adına tescil edildiğini açıklayarak tapu kayıtlarının iptaliyle 1/2 oranında vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 60.000 TL. tazminatın davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, dava konusu taşınmazlar ve üzerideki evlerin müvekkilinin gelirleri ve yakınlarının yaptığı yardımlarla inşa edildiğini, davacının katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 11.01.1983 tarihinde evlenmişler, 16.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.03.2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında bu tarihe kadar 643 Sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten sonra edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 16.07.2008 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Dava konusu 814 ada 232 parsel 15.03.1989 tarihinde satın alınarak 1/2 oranında davalı ... ve Seyfettin Güler adına, 110 ada 15 parsel üzerindeki 4 nolu bağımsız bölüm 28.03.2001 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir.
Davacı vekili, evlilik birliği içinde birlikte edinildiği halde davalı adına tescil edilen taşınmazlara yönelik tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir. 07.10.1953 tarihli 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemez. Ayrıca; dosyadaki deliller ve tanıklarının açıklamalarına göre, davacının evlilik tarihinden önce 1970 yılında yurtdışına giderek 2 yıl çalıştığı bildirilmiş ise de, bu çalışmaların evlilik birliğinden önceki döneme ait olması ve davacının evlilikten önceki birikimini taşınmazın alınmasında kullandığını kanıtlayamadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
Dava; 743 sayılı TKM.nun 170.maddesi uyarınca katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi ulaşılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazlardan 232 parsel üzerindeki binanın tarafların babalarının yardımlarıyla yapıldığı, davacının sürekli olarak ev işlerinde gündelikçi olarak çalıştığı, Derekenarı mevkiinde bulunan arsanın davacının ziynet eşyalarının bozdurulması ve buradan elde edilen parayla alındığı bildirilmesine karşılık mahkemece, bu hususlarda üzerinde gereği gibi durulmamış, yeterince araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının babasının 232 parsel üzerindeki binanın yapılmasına ne şekilde katkıda bulunduğunun (para, işgücü ve malzeme vb.) usulüne uygun olarak araştırılması, davacının babası tarafından sağlanan yardımın davacının kişisel malı olduğunun düşünülmesi, davacının sürekli olarak ev işlerine giderek gelir elde ettiği belirtilmekle, günlük, haftalık veya aylık olarak kaç gün süreyle bu tür işlerde çalıştığı ve ortalama ne kadar gelir elde ettiğinin saptanması, davacının ziynet eşyalarını satmak suretiyle Derekenarı mevkisinde bulunan taşınmazın alınmasına ne ölçüde katkı sağladığı ile bu amaçla; tarafların gelirlerinin araştırılması, iddia ve savunmalar dikkate alınarak tarafların her birinin ayrı ayrı binanın yapıldığı ve taşınmazın alındığı tarihe kadarki toplam gelirinden tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM.nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının ne olacağının belirlenmesi için konunun uzmanı bilirkişiden rapor alınması, tarafların elde ettikleri gelirle sağlayabilecekleri katkı miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacı eşin katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu mal varlığının dava tarihindeki değeri ile çarpılarak varsa katkı payı alacağının tespit edilmesi, somut olayda hakkaniyet ilkeleri ve fedakarlığın denkleştirilmesi için TMK.nun 227, BK.nun 42 ve 43. maddelerinin uygulanmasının düşünülmesi, böylece hak ve adalet duygusunun tatmininin sağlanması bakımından toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının katkı payı alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan; davacı dava dilekçesinde “...her türlü ...” kanıt demekle yemin deliline de dayandığının kabulü gerekmektedir. TC. Anayasasının 36. maddesinde, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun 6.maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının HUMK.nun 337 (HMK.nun 227.m. vd) maddesi gereğince davet edilmesi ve HMK.nun yemine ilişkin hükümleri dikkate alınarak usulüne uygun bir biçimde davalının yeminli beyanının alınması ve elde edilecek sonuca göre ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu gerekliliğe uyulmadan yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 10.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.