8. Hukuk Dairesi 2012/4431 E. , 2012/12046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
... ile ....aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Söke 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 22.12.2011 gün ve 301/567 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 1987 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen 726 ada 11 parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölümün alınmasına kişisel mal varlığı ile katkıda bulunduğunu açıklayarak 30.000 TL katkı alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, tarafların boşanma davası sırasında mal rejiminin tasfiyesi konusunda protokol düzenlediklerini, protokol uyarınca davacının mal talebinde bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının katkısını kanıtlayamadığı, yemin teklifi üzerine davalının usulüne uygun olarak yemin ettiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 17.08.1987 tarihinde evlenmişler, 01.07.2009 tarihinde açılan anlaşmalı boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.11.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında bu tarihe kadar 643 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten sonra edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 01.07.2009 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Dava konusu 726 ada 11 parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölüm 01.12.2006 tarihinde satın alınarak davalı ... adına tescil edilmiştir.
Dosya muhtevasına ve tapu kaydına göre, dava konusu 6 nolu bağımsız bölüm, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.12.2006 tarihinde satış yoluyla davalı ... Tanç adına tescil edilmiştir. Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK.m.227). Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır (TMK.236.m.).
Dava; değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK.nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir.
Davacının değer artış payı alacağı kanıtlanamamış olsa bile taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınmış olup, davalının kişisel malı olduğu kanıtlanamadığına göre davacının taşınmaz üzerinde mal rejiminden kaynaklanan 1/2 oranında alacağı bulunmaktadır. Ne var ki; mahkemece davanın niteliği hatalı değerlendirilmek suretiyle katkısının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, taraflar arasındaki Söke 1.Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2009/288 Esas sayılı dava dosyasına sunulan ve taraflarca inkar edilmeyen “protokolün 5.maddesinde, tasfiye davası açma hakkından feragat edildiği bildirilerek taraflar boşanma protokolünü imzalamışlardır. Yine duruşma sırasında; evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar konusunda bir taleplerinin bulunmadığını ileri sürmüşler, HUMK.nun 151 (6100 sayılı HMK.nun 154 vd.) maddesi uyarınca tutanağı imzalayarak beyanlarını onaylamışlar, boşanma kararının 2 nolu bendinde ise; taraflar anlaştıklarından mal rejiminin tasfiyesi konusunda karar verilmesine yer olmadığı” açıklanmıştır.
Bu açıklamalara göre; tarafların mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaştıkları, davacının bu yöndeki hakkından feragat ettiği, duruşma sırasındaki beyanlarını tutanağı imzalayarak teyit ettiği anlaşıldığından mahkemece, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, katkının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de hüküm, redde ilişkin olup sonucu itibarı ile doğru bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarı ile doğru bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 10.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.