1. Hukuk Dairesi 2021/2367 E. , 2021/5852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda, yerel mahkemece, asıl davanın bedel yönünden kabulü ile bedelin terekeye iadesine, birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar, asıl davada davalı ... mirasçıları olan dahili davalı-birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile birleştirilen davada davacı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tapu iptali ile terekeye iade, bu da olmazsa bedelin terekeye iadesi; birleştirilen dava, aynı hukuki nedenlere dayalı miras payı oranında bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları...’un çok yakın tanıdığı ve aynı zamanda avukatı olan ...’nin, mirasbırakanın ağır hastalığından ve ölümünün yaklaşmasından istifade ederek onu etkileyip geniş yetkiler içeren vekaletname aldığını, vekil Ülkü’nün bu vekaletnameye istinaden mirasbırakana ait 1020 ada 30 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no’lu bağımsız bölümü kendi eşi olan davalı ...’ye mirasbırakanın ölümünden üç gün önce satış yoluyla devrettiğini, davalı ...’nin de bu taşınmazı yirmi gün sonra diğer davalı ...’e satış yoluyla devrettiğini, satış işlemlerinin muvazaalı olup, kendilerinden mal kaçırmaya yönelik olduğunu, ikinci el davalı ...’in de iyiniyetli olmadığını, mirasbırakanın işlem sırasında hukuki ehliyeti bulunmadığını ileri sürerek dava konusu 1020 ada 30 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile miras paylarının adlarına tescilini, olmadığı taktirde tapu kaydının iptali ile terekeye döndürülmesini, bu da olmazsa bedelin terekeye döndürülmesini istemişler; davacılardan Mürüvvet, Sebahattin ve Kamil’in yargılamanın seyri sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya katılmışlar; mirasçılardan ..., aynı iddiaları ileri sürerek ... mirasçıları olan Ülkü, Eken Nüzhet ve ...’ye karşı yönelttiği birleştirilen davada, miras payına karşılık 50.000 TL bedelin ödenmesini istemiştir.
Asıl davada davalı ..., taraf teşkili sağlanmadığını, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, mirasbırakan Mahmut’un kuaför olup, eşi Ülkü’nün de yirmi yılı aşkın süredir mirasbırakanın müşterisi olduğunu, mirasbırakanın Ülkü’yü hastaneye çağırıp, süratle bazı işlemleri yapmak istediğini, taşınmazlarının büyük bir kısmını Darüşşafaka Cemiyetine bağışladığını, dava konusu taşınmazın da bir an önce satılmasını istediğini, taşınmaz satılamayınca kendisine teklif ettiğini, hasta birinin son arzusuna duyarsız kalamadığını, taşınmazı 150.000 TL bedelle satın aldığını, ancak bu satışın kendisini sıkıntıya sokması üzerine emlakçı aracılığı ile diğer davalı ...’e sattığını, mirasbırakanın talimatı ile satış bedelini mirasbırakanın kardeşi Yusuf’un hesabına yatırdığını belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ...’nin yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları olarak eşi ..., çocukları ... ve ... davaya dahil edilmişlerdir.
Asıl davada davalı ..., dava konusu taşınmazı konut ihtiyacı nedeniyle emlakçı aracılığı ile komisyon ücreti de dahil 213.000 TL bedelle satın aldığını, konut kredisi de kullandığını, satış bedelini bloke çekiyle peşinen ödediğini, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu, alım gücü bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalılar ... ve ...; davanın, kayıt malikine ve taşınmazın satış bedelini alan mirasbırakanın dava dışı kardeşi Yusuf’a yöneltilmesi gerektiğini, muris muvazaası koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, mirasbırakanın vekaletname tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun, başka bir davaya konu yakın tarihli işlemle ilgili olarak alınan Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı, ilk el davalı ...’ye yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, ancak ikinci el davalı ...’in iktisabının iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın reddine, taşınmazın bedelinin ... mirasçıları olan dahili davalılardan alınarak mirasbırakanın terekesine döndürülmesine dair verilen kararın dahili davalılar tarafından temyizi üzerine Dairece, “...Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil, olmazsa tapu iptali ile terekeye iade, olmazsa taşınmazın gerçek bedelinin terekeye döndürülmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın değeri üzerinden terekeye iade şeklinde hüküm kurulmuştur...Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine ...nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozma ilamına uyularak tereke temsilcisi atanmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, asıl dava yönünden davalı ... hakkındaki davanın ve iptal tescil isteminin reddine, taşınmazın bedelinin terekeye iadesine; asıl davadaki kabule göre konusuz kalan birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1942 doğumlu mirasbırakan...’un 07.01.2007 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak ölümü üzerine kardeşleri Yusuf, Mürvet, Kadriye ile ölen kardeşleri Şöhret, Ahmet ve Hamdi’nin çocukları ile Hamdi’nin ölen oğlu Tevfik’in çocuklarının mirasçı kaldıkları, mirasbırakan...’un maliki olduğu dava konusu 1020 ada 30 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no’lu bağımsız bölümü, vekili ... eliyle 04.01.2007 tarihinde vekilin eşi olan davalı ...’ye, adı geçen davalının da 25.01.2007 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği, asıl davanın bir kısım mirasçı tarafından terditli olarak terekeye iade şeklinde açıldığı ve mahkemece bedelin terekeye iadesine dair verilen kararın davalı tarafça temyizi üzerine hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda tereke temsilcisi atanmak suretiyle yargılamaya devam edildiği, birleştirilen davanın ise mirasçılardan Kadriye tarafından ilk el ... mirasçılarına karşı pay oranında bedel isteğiyle açıldığı; asıl davada davalı ilk el ...’nin yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçı eşi ... ile çocukları ... ve ...’nin davaya dahil edildikleri anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda terekeye temsilci atanmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Asıl davada dahili davalı-birleştirilen davada davalılar ... ve ...’nin işin esasına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Asıl davada dahili davalı-birleştirilen davada davalılar ... ve ...’nin sair temyiz itirazları ile birleştirilen davada davacı ...’in temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, HMK’nin 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
Öte yandan; birleştirilen davaların tahkikat safhası müşterek olmakla birlikte, nihai olarak kurulacak hükümle her iki dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan davaların birleştirilmesi yargılamanın selameti açısından zorunlu ise de, birleştirilen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacağı ve birleşse dahi müstakil dava olma niteliğini koruyacağı kuşkusuzdur. O halde, birleştirilen dava bağımsızlığını koruduğundan asıl dava ile birleştirilen davadaki taleplerle ilgili olmak üzere yargılama giderlerinin de her iki dava için ayrı ayrı hesap edilmesi zorunludur.
Somut olayda; mahkemece, her ne kadar bedelin terekeye iadesine şeklinde hüküm kurulmuş ise de, bedelden sorumlu tutulan davalının hüküm yerinde açıkça gösterilmemesi doğru olmadığı gibi; bedelin, mirasbırakan...’un mirasçılık belgesine göre miras payları oranında mirasçıları adına ya da mirasçılık belgesine atıf yapılmak suretiyle açık bir biçimde hüküm altına alınması gerekirken, mirasbırakanın terekesine iade şeklinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması da doğru değildir.
Diğer yandan; birleştirilen davada davacı ...’nin davası yönünden, birleştirilen davaların ayrı davalar olma özeliğini korudukları ve davacı ...’nin dava açtığı tarih itibariyle haklı olması nedeniyle haklılık oranı da gözetilerek asıl ve birleştirilen davalar bakımından ayrı ayrı yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilmesi de doğru olmamıştır.
Asıl davada dahili davalı-birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile birleştirilen davada davacı ...’in değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.