19. Hukuk Dairesi 2018/1381 E. , 2020/879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı banka ile davacı ve dava dışı ... Halı Kilim Ltd. Şti. ile ... arasında davacının kefil olduğu 24.09.2010 tarihinde sözleşme imzalanarak 300.000,00 TL kredi kullanıldığını, kredinin teminatı olmak üzere davalı bankaya 24.09.2010 tarihli 300.000,00TL bedelli bir adet kambiyo senedi verildiğini, yine teminat olarak 600.000,00TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davacının kefil olarak imzaladığı sözleşmede kullanılan 300.000,00 TL’lik kredinin ödendiğini, ipoteğin fek edildiğini, davalı bankanın kambiyo senedinin tamamı değil 100.850,00TL’lik miktar üzerinden işlem yaptığını, bunun nedeninin davacının babasına ait şirket tarafından 22.04.2014 tarihinde davacı ile ilgisi, imzası ve kabulü olmayan ... numaralı yeni kredi olduğunu, davacının ödenen krediden sonra davalı banka ile başkaca bir sözleşme ve kredi anlaşması olmadığını, takip dayanağı bononun ise kapatılan kredi dayanağı sözleşme gereğince verildiğinin sabit olduğunu, takip konusu bono üzerindeki vade kısmının sonradan doldurularak davacının ilişkili olmadığı kredi borcu için tahsile konulduğunu iddia ederek, davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının borçlarına karşılık takibe konu senedi müşterek ve müteselsil kefil (aval veren) olarak imzalayıp davalı bankaya verdiğini, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine protesto ettirilerek ve ihtiyatî haciz kararı alınarak kambiyo yolu ile takip başlatıldığını, senedin teminat senedi olmadığını, senette mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu, senedin teminat senedi olabilmesinin yazılı bir anlaşmayı gerektirdiğini, bononun GKS’ne dayalı olarak verildiği iddialarının davalı banka tarafından kesinlikle kabul edilmediğini, davacının iddiasının aksine imzaladığı iki sözleşme olduğunu ve bunların imza tarihlerinin 29.07.2009 ve 24.09.2010 olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesi’nce, dava konusu bononun yasanın öngördüğü zorunlu unsurları taşıdığından senette şekle ait bir noksandan söz edilemediği, davacının dava konusu bonoda aval veren olarak yer aldığı, TTK"nun 724/1 maddesine göre borçlu sıfatıyla sorumlu olacağı ve TTK"nun 778. maddesi hükümlerine göre bu hükümler bonolar hakkında da uygulanacağından aval ve kefaleti birbirinden ayırmanın gerekli olduğu, kefaletin fer"i nitelikte olmasına karşın, avalin bağımsız ve asli bir nitelik taşıdığı, aval verenin hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla borçlu olacağından (TTK 724) dava konusu senetle ilgili dava dışı keşideci ve davalı lehdar arasındaki temel borç ilişkisinin tartışılmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesi’nce, davalı banka ile dava dışı ...,... Halı Kilim El Sanatları İnşaatları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında 24.09.2010 tarihinde 300.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacının aynı limitle sözleşmenin kefili olduğu, davalı bankanın imzalanan sözleşme gereğince dava dışı şirkete bir kısım bankacılık hizmetleri sunularak kredi kullandırdığı, ayrıca söz konusu kredi sözleşmesi kapsamında dava ve takibe konu davalı ve dava dışı ..."in avali bulunan 24.09.2010 keşide 05.12.2014 vade tarihli 300.000,00 TL bedelli bononun dava dışı şirket tarafından keşide edilerek davalı bankaya alacağa teminen verildiği, genel kredi sözleşmesinin tutarı ve tarihi ile senedin tutarı ve düzenleme tarihinin bonodaki lehtarın genel kredi sözleşmesinin düzenleyen ... A.Ş. olması ve genel kredi sözleşmesini imzalayan banka ve kefillerin aynı oluşları gözetildiğinde, davalı bankanın dava ve takibe konu bonoyu senet üzerinde yazılan tutarın altında bir bedelle tahsil amacıyla takibe koyduğu gözetildiğinde bononun genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin teminatı olduğu sonucuna varıldığı, bu kapsamda bankacılık alanında uzman bilirkişinin verdiği rapora göre takip tarihi itibariyle davalı bankanın kullandırdığı ve geri ödenmeyen krediden ötürü 98.233,00 TL asıl alacak, 324,65 TL temerrüt faizi, 351,60 TL ihtiyati haciz masrafı ve vekâlet ücreti olmak üzere toplam 98.909,25 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğinin anlaşıldığı, davacının açmış olduğu menfi tespit davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekirken davanın reddine yönelik verilen kararın yerinde olmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ: Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/690 esas ve 2018/142 karar sayılı ve 15.02.2018 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.