22. Hukuk Dairesi 2016/7037 E. , 2019/5668 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan ... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyede hizmet alımı yapılan şirketler nezdinde çalıştığını, iş sözleşmesinin askere gitmesi sebebi ile sona erdiğini, askerden döndükten sonra işe alınmadığını ve ödeme yapılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili; davacının hizmet alımı yapılan şirketler nezdinde çalıştığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur
Davalı Şirket vekili, esas işverenin davalı ... olduğunu, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Davalı temyizi yönünden:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 1651.08 TL karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun"un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE,
Davacı temyizi yönünden:
Taraflar arasında işçilik alacaklarından asıl ve alt işverenin sorumluluğunun tespitine yönelik uyuşmazlık söz konusudur.
Dosya içeriğine göre; davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu konusunda ihtilaf yoktur. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. maddesi göre “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Alt işveren işçisi, alt işveren tarafından alt işverenin aldığı işten dolayı bu süre zarfında sadece bu işte çalışmış ve alt ve asıl işveren arasındaki ilişki sona erdiğinde veya asıl işveren alt işveren ilişkisi devam ederken iş ilişkisi sonlanmış ise, işçinin feshe bağlı alacakları dahil tüm işçilik alacaklarından asıl işveren, alt işverenle birlikte sorumludur. İşçi asıl işveren ilişkisi başlamadan önce de alt işveren işçisi olarak, alt işverenin kendi işinde veya alt işverenin üstlendiği farklı bir asıl işverende çalışmış ve işçinin iş sözleşmesi sonra kurulan asıl alt işveren ilişkisi sırasında veya bitiminde sonlanmış ise, alt işveren tüm süre üzerinden işçilik alacaklardan sorumlu iken, asıl işveren sadece kendi dönemindeki süre ve ücret üzerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Asıl işveren ilişkisi sona ermesine rağmen, işçi alt işverenin kendi veya alt işverenin yeni yüklendiği farklı bir asıl işverene ait işte çalışıyor ise, fesih olgusuna bağlı haklar hariç, asıl işverenin kendi dönemindeki ücret ve süre üzerinden ücret ve diğer işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumluluğu devam eder. İşçinin iş sözleşmesinin daha sonra sonlandırılması halinde ise asıl işveren-alt işveren ilişkisinin sona erdiği tarihteki süre ve ücret üzerinden, sadece kıdem tazminatı ve gerçekleşen işçilik alacaklarından alt işverenle birlikte sorumlu olacaktır.
Somut olayda; davalı belediyenin hizmet alımı yaptığı davalı şirket nezdinde teknik kadro ve inşaat bakım onarım bölümünde çalışan davacının askere gitmesi sebebi ile iş sözleşmesinin sonlandığı ve kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalı ... ile davalı alt işveren şirket arasında 4857 sayılı Yasanın 2/6 maddesi gereğince asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu 6552 sayılı yasanın 8. maddesi gereğince kıdem tazminatından asıl işveren sıfatıyla davalı Belediyenin, alt işveren sıfatı ile davalı şirketin birlikte sorumlu olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Her ne kadar mahkemece davacının davalı şirket nezdindeki çalışmasının bir yıldan az olması sebebi ile kıdem tazminatından sorumlu tutulamayacağına dair karar verilmiş ise de davalı alt işveren şirketin, dava konusu alacaklardan davalı asıl işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeden hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,11.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.