Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/7622 Esas 2020/17426 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/7622
Karar No: 2020/17426
Karar Tarihi: 26.10.2020

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/7622 Esas 2020/17426 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2019/7622 E.  ,  2020/17426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK"nın 268. maddesinde öngörülen, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için, kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği, bunun dışında resmi belgenin düzenlenmesinin gerektiği durumlarda resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine karşı başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin ise TCK"nın 206. maddesine uyan suçu oluşturacağı, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektiren bir suç bulunmayan veya resmi bir belgenin düzenlenmesini de gerektirmeyen hallerde görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişinin eyleminin ise Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesine aykırılık olarak değerlendirileceği, bu kapsamda somut olay incelendiğinde;
    Devriye görevini ifa eden polislerin, durumundan şüphelendikleri sanıktan kimliğini ibraz etmesini istedikleri, sanığın mağdura ait olmakla birlikte, sonradan üzerine kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını polislere sunduğu, nüfus cüzdanındaki fotoğrafın düzgün kenarlı olmaması ve üzerinde soğuk damga bulunmaması nedeniyle polislerin durumdan şüphelendikleri, sanığa gerçek kimliğiyle alakalı sorulan sorular neticesinde durumu kabullenerek kimliğin kendisine ait olmadığını, üzerindeki fotoğrafın da kendisi tarafından yapıştırıldığını ikrar ettiği, mağdur adına herhangi bir resmi belgenin düzenlenmediği tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, olay tutanağının sanığa ait gerçek kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması ve gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği kimlik bilgilerine göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin bulunmaması hususları birlikte gözetildiğinde, sanığın eyleminin Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesinde “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınılması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulması” şeklinde tanımlanan “kimliği bildirmeme” kabahatini oluşturacağı, bunun da aynı maddeye göre idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla, sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmekle sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, 5326 sayılı Kanunun 20/2-c maddesi uyarınca sanığın kabahat oluşturan eylemiyle ilgili soruşturma zamanaşımı dolduğundan hakkında aynı Kanunun 20/1. maddesi gereğince İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 26.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.