22. Hukuk Dairesi 2016/24789 E. , 2016/24419 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/2 maddesine göre davalı şirket yönetim kurulunun 20.08.2015 tarihli ve 14 numaralı yönetim kurulu kararı ile feshedildiğini, davalının 05.08.2015 tarihinde müvekkilinden savunma istediğine göre iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesine göre feshetmeyi de bu tarihte öğrendiğini, bu sebeple altı iş günü olan sürenin geçtiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun"un 25/2 maddesine göre davalı şirket yönetim kurulunun 20.08.2015 tarih ve ondört numaralı yönetim kurulu kararı ile feshedildiği, dosya arasına sunulan belgelerden davacı hakkında davalı şirketin 05.08.2015 tarihli tutanaklar ile davalı hakkında fesih sebeplerinde belirtilen sebeplerden dolayı savunma istendiği, dolayısı ile davalı şirketin bir an için feshe sebep olan davalının davranışlarından dolayı haklı olduğu düşünülecek olsa bile davalının 4857 sayılı Kanun"un 25/2 maddesine aykırı davranışlarını 05.08.2015 tarihinde öğrendiği ve feshin kanuni süre olan altı gün içinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde ve haklı sebeple feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih sebeplerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde, fesih sebebinin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe sebep olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
4857 sayılı Kanunda, işçinin maddi çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe sebep olan olayda işçinin maddi bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek şartıyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkanı vardır.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe sebep olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
4857 sayılı Kanun"un 26. maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hakim re’sen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Somut olayda, davacı işçinin iş sözleşmesi 4857 sayılı Kanun"un 25/2 maddesine göre davalı şirket yönetim kurulunun 20.08.2015 tarihli kararı ile feshedilmiştir. Her ne kadar mahkemece davacı hakkında davalı şirketin 05/08/2015 tarihli tutanaklar ile fesih sebeplerinde belirtilen sebeplerden dolayı savunma istendiği, dolayısı ile davalının 4857 sayılı Kanun"un 25/2 maddesine aykırı davranışlarını 05.08.2015 tarihinde öğrendiği ve feshin kanuni süre olan altı gün içinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, davalı işveren anonim şirket olup, altı iş günlük sürenin başlangıcı feshe yetkili kişi veya organın davacının davranışını öğrendiği tarihe göre belirlenmelidir. Somut olayda feshe yetkili organın davacının feshe konu davranışını öğrendiği tarih itibariyle altı iş günlük süre geçmemiştir. Bu sebeple mahkemece taraf delilleri toplanarak feshin haklı olup olmadığının araştırılması gerektiği gözetilmeden hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.