20. Hukuk Dairesi 2014/1697 E. , 2014/5820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2010/540-2013/120
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1964 yılında yapılan kadastro sırasında ......mahallesi 191 ada 10 parsel sayılı 78851,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, hali arazi niteliği ile Amasya Belediyesi adına tespit edilmiş, itirazsız kesinleşmiştir.
Davacı Orman Yönetimi vekili, Amasya Sulh Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde, taşınmazın, yörede ilk kez yapılan ve 04.10.2006 - 04.04.2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir.
Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinin, davacının dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair kararı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/09/2010 tarih ve 2010/10967 Esas 2010/11210 Karar sayılı kararı ile onanmış ve dava dosyası Amasya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi K..M.. ve orman bilirkişi C..Y... 21/01/2013 tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 42.161,32 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 5.420,73 m2 olmak üzere toplam 47.582,05 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile, orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu kısma yönelik elatmanın önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı A.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 04.10.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Dava, kesinleşen orman sınırlama haritası içinde kaldığı iddiasıyla açılan tapu kaydının iptali ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olup; sulh hukuk mahkemesinde açılan dava görevsizlikle asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş; asliye hukuk mahkemesince de sulh hukuk mahkemesince yapılan keşiften ayrı keşif yapılmaksızın ek rapor alınarak hüküm kurulmuş ise de alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında taşınmazın kesinleşen orman tahdidi ile irtibatlı konumu tam olarak belirlenmediği gibi alınan raporlarda taşınmazın (A, A1, B, C ve D) harfi ile gösterilen bölümlerin farklı yerlerde gösterildiği, buna göre infazda tereddüt olacak şekilde hüküm kurulduğu, hükmün bu haliyle infaza elverişli olmadığı gibi Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, davalı adına tapuda kayıtlıdır. Davalı, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmazın tapu kaydı iptal edilen bölümlerine haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla; Orman Yönetiminin dava konusu taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması da yerinde değildir
Ayrıca; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 04.10.2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiş olup, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca tapu malikinin 10 yıllık süre içerisinde tahdidin iptali davası açma hakkı da mevcut olduğuna göre, böyle bir dava açılıp açılmadığı davalıdan ve mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorularak araştırılmalı, davalı tarafından açılmış böyle bir dava var ise o takdirde her iki dava birleştirilmeli, çekişmeli taşınmazı, komşuları ve geniş çevresini gösterir orjianal kadastro paftası, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın tahdit içinde kalan kısımlarının öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; memleket haritalarında boyama hatası olup olmadığının belirlenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle; davalı A.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.