20. Hukuk Dairesi 2014/3483 E. , 2014/5804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili 12.12.2013 havale tarihli dilekçe ile "...11.09.2013 tarihli dilekçe nedeniyle hâkim tarafından Avukat ... hakkında tutanak tutularak Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunulması nedeniyle aralarında husumet oluştuğu...” gerekçesiyle hâkimin çekilmesi istemi yoluyla reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Reddedilen hâkim ..."nın, yargılamanın ve sonunda alınacak kararın her türlü şüpheden uzak tecellisi için davadan çekinilmesi gerektiği yönündeki görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından hâkimin çekilme kararının yerinde olmadığının tespitine ilişkin verilen karar, davacı vekili Av. Dr. ... tarafından temyiz edilmiştir.
1)Davacı vekilinin hâkimin çekilme talebine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; H.M.K."nun 36. maddesine göre reddi hâkim yoluna taraflardan birisi veya onun nam ve hesabına takip yetkisi bulunan yetkili vekili tarafından başvurulabilir. Vekil tarafından reddi hâkim yoluna başvurulması halinde red sebebinin yargılamanın taraflarına ilişkin bulunması gerekir. Tarafları farklı olup aynı vekil tarafından takip edilen başkaca davalar veya vekilin kendisinden kaynaklanan sebepler red nedeni olarak ileri sürülemez. Çünkü, vekil davanın asil tarafı olmayıp, müvekkili nam ve hesabına davayı takip etmekte olduğundan her zaman azledilebilir veya davanın tarafı kendisini başka bir vekil ile de temsil ettirebilir.
Somut olayda, hâkim tarafından davacı vekilinin 11.09.2013 tarihli dilekçesinde, savunma sınırlarını aşan cümleler yönelttiği nedeniyle davacı vekili hakkında tutanak tanzim edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğuna göre, HMK"nın 36. maddesinde hâkimin, davacı asil ile kendisi arasında bulunan bir nedenden dolayı değil, davacı vekilinden kaynaklanan nedenlerden dolayı davadan çekilmek suretiyle kendi kendini reddettiği anlaşıldığına ve ayrıca yargılamanın devamı sırasında davanın taraflarından birisi hakkında mahkeme hakimi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulması veya taraflardan biri tarafından hâkim aleyhine dava açılması, H.M.K.’nın 36/1-d maddesinde belirtilen “davalı olmak” anlamında yorumlanamayacağına göre, hâkimin çekilmesi hakkkında merci tarafından verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hâkimin çekilmesi kararı üzerine merci tarafından yapılan inceleme sonucunda HMK.nun 39. maddesi uyarınca çekilmenin kanuna uygun olmadığından ret kararı vermesi gerekirken, hüküm yerinde "Yerinde olmadığının tespitine" karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun
görülmüştür. Bu sebeple; merci kararının fıkrasının birinci bendinde yer alan "çekilme kararının yerinde olmadığının tespitine” ibaresi kaldırılarak, bunun yerine, “çekilme kararının kanuna uygun olmadığından reddine” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi göndermesiyle H.U.M.K.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,
2) Davacı vekilinin reddi hâkim talebine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı taraf, HMK"nın 36. maddesi uyarınca 12.12.2013 tarihli dilekçe ile reddi hâkim isteminde bulunulduğu halde, merci tarafından bu istem hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olup merci kararının bu yön itibariyle BOZULMASINA 27/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.