8. Hukuk Dairesi 2012/4722 E. , 2012/11829 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.01.2011 gün ve 5/15 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Kadastro çalışmaları sırasında 101 ada 118 parsel sayılı taşınmazın satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebeplerine istinaden davalı ... adına tespit edildiği, davacı ...’un Kadastro Komisyonuna itirazı üzerine dayanılan satış senetlerinden hangisine üstünlük tanınacağı konusunda tereddüde düşüldüğü gerekçesiyle tutanak ve eklerinin ... Kadastro Mahkemesine aktarıldığı, mahkemece taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verildiği, davacı tarafın temyiz itirazı sonucu Yargıtay Yüksek 7. Hukuk Dairesinin 06.10.2006 gün ve 2006/3051 – 3065 sayılı ilamı ile hükmün bozulduğu, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda görevsizlik kararı verildiği, bu kararın aynı dairece onanmasıyla dosyanın gönderildiği Gülşehir Asliye Hukuk Mahkemesine yargılama yapılarak davanın sonuçlandırıldığı görülmüştür.
Davacı vekili, 19.07.1991 tarihli senet ile 101 ada 118 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından ...’e satılarak zilyetliğinin devir edildiğini, bu kişiden de müvekkilinin 14.10.2004 tarihli satış senedi ile satın aldığını, 22.09.1992 tarihli senetle taşınmazın davalı ...’a satılmasına ilişkin senedin geçerli olmadığını, maliki olmayan kişinin taşınmazı satamayacağını, davalının bu yeri hiç kullanmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yerin zilyetliğinin davalı ...’a geçtiği ve satışın geçerli olduğu kanaati ile 22.09.1992 tarihli senede üstünlük tanınarak davalı adına tapuya tesciline karar verildiği, Yargıtay’ca onanarak kesinleşen bu hususun kuvvetli delil olarak takdir edildiği, malik sıfatıyla zilyet olmadığı anlaşılan ...’in bu yeri davacıya satışının geçerli olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu Yalıntaş köyü, Musacık (Keklikpınarı) mevkiindeki tarla niteliğinde 40.018,81 metrekare miktarındaki taşınmazın 05.08.2004 tarihinde davalı ... adına tespitinin yapıldığı, tapu ve vergi kaydına rastlanmayan taşınmazın Mehmet oğlu Durmuş Yılmaz’ın ceddinden gelen malı olup 20 yılı aşkın zilyetliğindeyken 1950 yılında ...’a sattığı, onunda 22.09.1992 tarihli senetle taşınmazı ...’a sattığı, satış tarihinden beri ...’ın zilyetliğinde bulunduğuna işaret edilerek bu kişi adına tespit edildiğinin belirtildiği gözlenmiş; tapu kaydından ise taşınmaz maliki ... olup kadastro tutanağının 18.12.2007 tarihinde hükmen kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, dava konusu yeri taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği 5.8.2004 tarihinden sonra, ancak kesinleşmeden önce satın almıştır.
Yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede, tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için mahkemece kendilerine süre ve imkân tanınmamış; kadastro mahkemesinde keşif yapıldığı, tekrar keşif yapılmasını haklı gösterecek bir neden ileri sürülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin keşif talebi ret edilmiştir. Esasen bu tür davalarda keşif yapılmadan ve keşfe dayalı deliller toplanmadan sonuca ulaşmak mümkün değildir. Kaldı ki, davacının delilleri de toplanmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda taraflara süre ve imkân tanınması, taraf delilleri yöntemince toplandıktan sonra yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi ve tanık dâhil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğunun göz önünde tutulması, iddia ve savunmada belirtilen konularda yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına başvurulması, HMK. nun 261. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların ayrı ayrı dinlenmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK. nun 261. maddesi uyarınca aykırılığın giderilmesi, 14.10.2004 tarihinden önce ve sonra Ahmet veya Hacer’den hangisinin zilyet olduğunun belirlenmesi, Kadastro Mahkemesinin 2006/82 esas sayılı dava dosyasının getirtilerek olayın çözümünde göz önünde tutulması, taşınmaz kadastro öncesi tapusuz bir yer olduğundan bu konuda TMK.’nün 763. maddesinin gözetilmesi, harici satış senetlerinin zilyetlikle birleşip birleşmediğinin araştırılıp saptanması, zilyetlikle birleşmiş ise, tapusuz taşınmazın mülkiyetinin yapılan satış, devir ve teslimle alıcısına geçtiğinin düşünülmesi ondan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK. 428. maddesine uyarınca BOZULMASINA, HUMK. nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK. nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL. peşin harcın isteği halinde temyiz edene geri verilmesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.