Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7284
Karar No: 2021/5846
Karar Tarihi: 19.10.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/7284 Esas 2021/5846 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/7284 E.  ,  2021/5846 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ...’in maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazdaki payını 1989 yılında birlikte yaşadığı davalı ...’a satış göstererek temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, davacı ...’nın mirasbırakanın eşi, diğer davacı ...’in ise ortak çocukları olduğunu, taşınmaz üzerinde bulunan konutta 1987 yılından bu yana davacı ...’in yaşadığını, davalının anılan taşınmazı hiç kullanmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazdaki çekişmeli payı birikimleri ve ailesinin yardımı ile satın aldığını, satışın bedel karşılığı olduğunu, bu satış sırasında mirasbırakan ile ilk defa tanıştığını, takip eden aylarda birlikte yaşamaya başlayıp, mirasbırakanın ölümüne kadar devam ettiklerini, uzun yıllar bu taşınmazda davacıların oturmasına mirasbırakanın hatrı için katlandığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddedilmiş, Dairenin 09.02.2021 tarihli ve 2019/579 Esas 2021/660 sayılı kararıyla”... mirasbırakan ve davalının 1988 yılından beri ... ilinde birlikte yaşadığı, bu tarihten sonra da birlikte yaşayacağını ve kendisi ile ölümüne kadar ilgileneceğini düşündüğü davalıya çekişmeli payı (fiili olarak karşılık gelen kargir evi) devrettiği, bu devir ile davalının kendisine karşı gösterdiği ve göstereceği emeği karşılamaya çalıştığı, davalının da mirabırakana ölümüne değin baktığı, maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilendiği, mirasbırakana yapılan bakım ve emeğin, devre konu pay yönünden semen özelliği arz ettiği, bu durumda mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile oy çokluğu ile karar bozulmuş, azlık oyunda “...uzun yıllar önce ailesini terkeden mirasbırakanın, oğlunun ikametindeki taşınmazı birlikte yaşadığı davalıya bedelsiz ve mal kaçırma amaçlı temlik ettiği belirlenerek oluşa uygun gerekçe ile davanın kabul edilmiş olması, aynı gerekçelere eklenen maddi olgularla bir bütün halinde değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteğinin reddedilmiş olması doğru olduğundan, İlk Derece Mahkemesi hükmünün onanması gerektiği” görüşüne yer verilmiş, İlk Derece Mahkemesince önceki hükümde direnilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1941 doğumlu mirasbırakan Ali Mersin’in 10.07.2017 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı eşi ... ve ondan olma oğlu davacı ...’i bıraktığı, davalı ...’ın mirasbırakanın yaklaşık otuz yıldır birlikte yaşadığı
    kişi olduğu, mirasbırakanın maliki olduğu 200 m2’lik iki kargir ev ve avlusu niteliğindeki ... parsel sayılı taşınmazdaki 1236/2400 payının tamamını 20.02.1989 tarih ve 559 yevmiye no’lu akitle davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği tespit anlaşılmaktadır.
    Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 64,44 m2’lik kargir yapının çekişmeli paya karşılık kullanıldığı da keşfen saptanmıştır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanları uyarınca, mirasbırakan ve davalının 1988 yılından beri Adana ilinde birlikte yaşadığı, bu tarihten sonra da birlikte yaşayacağını ve kendisi ile ölümüne kadar ilgileneceğini düşündüğü davalıya çekişmeli payı ( fiili olarak karşılık gelen kargir evi) devrettiği, bu devir ile davalının kendisine karşı gösterdiği ve göstereceği emeği karşılamaya çalıştığı, davalının da mirabırakana ölümüne değin baktığı, maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilendiği, mirasbırakana yapılan bakım ve emeğin, devre konu pay yönünden semen özelliği arz ettiği, bu durumda mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği kuşkusuzdur.
    Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde kabul kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı yönündeki bozma kararı yerinde olduğu için, bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK" nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 19/10/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    - KARŞI OY -
    Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince; toplanan delillerin karar yerinde tartışılarak doğru değerlendirildiği, uzun yıllar önce ailesini terkeden mirasbırakanın, oğlunun ikamet ettiği dava konusu taşınmazı başka bir yerde birlikte yaşadıkları davalıya bedelsiz ve mal kaçırma amaçlı temlik ettiği, bu durumda, ilk derece mahkemesinin oluşa uygun davanın kabulü yönündeki hükmüyle ilgili Dairenin sayın çoğunluğu tarafından davanınn reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı üzerine, İlk Derece Mahkemesinin önceki hükümde direnilmesine ve davanın kabulüne ilişkin verdiği kararın onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma kararının düzeltilmesine yer olmadığı ve dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi kararına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi