Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili belediyeye ait büfenin davalıya 01.07.2006 tarihinde kiraya verildiğini ve 24.11.2009 tarihinde tahliye edildiğini, davalının bu tarihler arasındaki muhtelif aylara ilişkin kira bedellerini ödemediğini, davalı hakkında Çivril İcra Müdürlüğünün 2010/113 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve %40 icra tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kiralananın belediye görevlilerince 24.11.2004 tarihinde zorla tahliye ettirildiğini, belediyece müvekkiline gönderilen yazıda 02.06.2009 tarihi itibariyle bakiye borcun 1.080 TL olduğunun bildirildiğini, bu tutarın 05.06.2009 tarihinde ödendiğini, kira borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Takipte dayanılan ve hükme esas alınan 01.07.2006 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kira parası yıllık 2.300 TL olarak belirlenmiştir. Davacı alacaklı tarafından başlatılan 18.01.2010 tarihli icra takibinde Temmuz/2008’den Kasım/2009’a kadar olan dönem için toplam 4.019 TL kira alacağı ve işlemiş faizin tahsili istenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda takip talepnamesinde istenmeyen 01.07.2006 – 30.06.2008 tarihleri arasındaki kira alacaklarının da hesaplamaya dahil edildiği görülmüştür. Davacının talepleri arasında yer almayan söz konusu aylara ilişkin alacağın hesaplamaya dahil edilmesi hatalı olup mahkemece sözleşmedeki yıllık kira miktarı esas alınmak suretiyle takip talepnamesindeki aylara ilişkin olarak hesaplama yapılması ve Borçlar Kanunu"nun 101/2.maddesi gereği sözleşmede öngörülen vade tarihlerinin faiz başlangıç tarihi olarak esas alınması gerekir. Öte yandan davalı vekili de sözleşmede öngörülen aylık %15 faiz oranının fahiş olup tenkis edilmesi gerektiğini belirtmiş olup mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Uygulanan faiz oranlarının ahlaka aykırılık oluşturacak derecede fahiş olup olmadığının veyahut da olayda davacının sözleşme çerçevesinde faiz istemesinin Medeni Kanun"un 2. maddesi anlamında objektif iyi niyet kuralına aykırılık teşkil edip etmediğinin belirlenerek ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.