9. Hukuk Dairesi 2014/12620 E. , 2015/25027 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, izin ücreti, tatil ücreti, akbil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 01.03.2002 tarihinden 06.04.2008 tarihine kadar davalı alt işveren şirketin temizlik işlerini yüklendiği asıl işveren ... temizlik elemanı olarak çalıştığını, davacının sosyal ve ekonomik haklarının önüne geçmek kastıyla kötü niyetle maaşının asgari ücretten gösterildiğini, sigorta kayıtlarında davalı şirket ile aralarında fiili ve organik bağ bulunan ve adi ortaklık niteliğindeki farklı şirketlere girdi çıktı yapıldığını, 06.04.2008 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden haksız ve kötü niyetli olarak davacının iş akdine son verildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin, tatil ve yol ücreti alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, husumet ve yetki itirazında bulunarak, davacı ile müvekkili idare arasında kurulmuş bir hizmet akdi, istihdam ilişkisi bulunmadığını, davacının idarenin işçisi olmadığını, davacının işvereni diğer davalı şirketin ... ... göre düzenlenen temizlik hizmeti alım ihalesini kazanarak garaj temizlik hizmetini sözleşme süresince üstlendiğini, idare ile davacı arasında herhangi bir şekilde hizmet akdi kurulmadığından hizmet akdinden doğan işçilik alacaklarından sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, işçilik alacakları nedeniyle ... yüklenecek bir sorumluluk bulunmadığını, ... ihtiyaç gördüğü temizlik hizmetlerini hizmet alım suretiyle gerçekleştirebileceğini, ... nün KİK hükümlerine göre süreli temizlik hizmeti satın aldığını, davacının hizmet alım ihalesine dayalı sözleşme kapsamında diğer davalı tarafından istihdam edildiğini, iş akdinin ... de feshedilmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, yetki ve husumet itirazında bulunarak, davacının diğer davalı ...’DE çalışmaya başladığını, müvekkili firmanın diğer davalı kurum tarafından açılan ihaleyi alması ile birlikte zorunlu olarak müvekkili firmaya kaydırıldığını, diğer davalı kurumun müvekkili ile olan sözleşmeyi feshinden sonra işbu davacının diğer davalı kurum yanında çalışmaya devam ettiğini, hali hazırda davacının diğer davalı kurumda çalışmaya devam ettiğini, bu nedenle davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, zamanaşımı savunmaları bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bilirkişi raporunda belirtilen işyeri devri konusuna itibar edilmediği, davacının hizmet cetvelinin incelenmesinde 6.4.2008 çıkış tarihinden 2008 yılının 5. ayına kadar herhangi bir hizmet girişi bulunmadığı, bu tarihten sonra ihaleyi alan yeni şirkete işe girdiği, bu durumda ihalenin kaybedilmesi ile belirli süreli iş sözleşmesinin sona erdiği, çalışanların iş akdine son verilmiş olduğu ve işten çıkarıldıktan sonra davacının 2008 yılı 5. ayı başı itibarı ile hizmet akdi kesintiye uğramış halde yeni ihaleyi alan işveren nezdinde İETT’de çalışmasına devam ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ve yol ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
4857 sayılı Yasanın 6ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz.
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsil olarak sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut olayda;
Davacının, temizlik işini yeni ihale ile alan dava dışı şirkette çalışmaya ara vermeden devam ettiği sabittir. Bu nedenle davacının iş akdi ihaleyi alan yeni alt işveren nezdinde devam ettiğinden feshe bağlı işçilik alacakları olan kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır. Diğer işçilik alacaklarında ise, devreden işverenin devir tarihinden itibaren 2 yıl süreyle sorumlu olduğu hususu değerlendirilmeksizin hüküm tesisi de isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.