23. Hukuk Dairesi 2016/3613 E. , 2019/831 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre işin bitim süresinin 30.06.2010 olarak belirlendiğini, bu tarih itibariyle dairelerin iskan raporu alınmış olarak teslim edilmesi gerektiğini, kendisine verilecek daire sayısının 4,5 olduğunu, sözleşmede geç teslim halinde daire başına aylık 500 $ kira ödeneceğinin kararlaştırıldığını, inşaatın süresinde bitirilerek teslim edilmediğini, 4,5 daire için toplam 2.250 $/ay ödenmesi hususunda 25.02.2014 tarihinde davalıya ihtarname keşide edildiğini, takip yapıldığını davalının icra dairesinin yetkisine, asıl alacağa ve işlemiş faize yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek borca itirazın iptali ile asıl alacağı takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, takibin devamına, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, inşaata başladıkları sırada bölgenin tam mahrumiyet bölgesi olduğunu, gerek inşaat yapını ve gerekse yaşam alanı bakımından elverişli koşulların bulunmadığını, yol, su, elektrik, altyapı, ulaşım telefon, belediyecilik hizmetleri toplu taşıma imkanı gibi imkanların bulunmadığını, bu hizmetlerin bulunmayışının, bir çok işi zorlaştırdığı gibi konutlardan da beklenen faydayı azalttığını, inşaatın yapılmasındaki zorlukların haklı gerekçe oluşturduğunu sözleşmede yer alan 500$ kira bedelinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme ile bölgede alt yapının olmayışının bölgedeki koşullar göz önüne alınarak süre belirlenmiş olduğundan inşaatın yapımı için sözleşmede belirlenen süreyi etkilemeyeceği, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2014/23706 sayılı dosyasındaki takibe itirazın 219.835,00 TL. üzerinden iptalinin gerektiğini, davalının itirazında 5,00 TL. bakımından haklı olduğunu, aynı icra müdürlüğünün 2014/23705 sayılı dosyasındaki takibe itirazın 28.945,00 TL. üzerinden iptalinin gerektiğini davalının itirazında 370,00 TL. bakımından haklı olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
.../...
S.2
2)Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarına gelince;
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak için yapılan takibe vaki itirazın iptali taleplidir.
Davacı tarafça icra inkar tazminatı talep edilmiş, mahkemece bu talep reddedilmiştir.
Doktrinde; talep konusunun miktarının, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın objektif olarak belirlenebilmesinde, İİK m. 67 hükmünde öngörülen icra inkâr tazminatına ilişkin “likit alacak” kavramının yol gösterici olabileceği ileri sürülmüştür. (Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı, 2011/5, s. 11; Yılmaz Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012 s.737 vd.).
Genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 14.07.2010 günlü ve 2010/19-376 Esas 397 K.sayılı ilamı).
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmamasıdır.
Dosya kapsamından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın teslim tarihi ve gecikme halinde verilecek kira tazminatının miktarı belirlenmiş olduğundan mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla, icra inkar tazminatı talebinin reddi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibarn 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.