20. Hukuk Dairesi 2014/1759 E. , 2014/5762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ...vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 28.04.2006 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu belirterek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretli 8814.50 m2 yüzölçümündeki taşınmazın zeytinlik niteliğiyle ...mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/10/2009 gün ve 2009/11287 – 14183 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle; ""Orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın tahdit haritası dışında, tarım alanları içinde, orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmakla birlikte; kadastro paftasında Zindan Devlet Ormanı olarak tesbit harici bırakılan alanda kaldığı, yörede yapılan orman kadastrosunun seri bazda yapıldığı dikkate alındığında, çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritasındaki konumu gösterilmemiştir. 3116 sayılı Kanuna göre seri bazda yapılan ilk orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanakları ve tahdit haritası ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenen topoğrafik pafta getirtilmemiş, orman bilirkişinin tahdit haritası ve tutanaklarını ne şekilde uyguladığı ve taşınmazın tahdit haritası ile topoğrafik pafta ve memleket haritasındaki konumu net olarak gösterilmemiştir. Ayrıca, çekişmeli taşınmaza komşu 655, 1743 ve 1744 sayılı parsellere ilişkin revizyon kayıtlarının taşınmaz yönünü ne şekilde okuduğu araştırılmadığı gibi komşu parsellere ilişkin dava dosyaları içindeki bilirkişi raporları da tartışılmamıştır.
Bu nedenle, yörede 1985 yılında yapılan arazi kadastrosuna ilişkin kadastro paftasının düzenlendiği tarih kadastro müdürlüğünden sorulmalı, dava tarihi itibariyle 20 yıllık sürenin dolup dolmadığı hesaplanmalı, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları incelenmeli, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu haritasına göre konumu da genel kadastro paftası üzerinde gösterilmeli, kesinleşen orman tahdit haritası dışında, orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde bu kez, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü araştırılmalıdır." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairenin 30.05.2013 gün ve 2588-6279 sayılı kararı ile tekrar bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "1) Davacı gerçek kişinin temyiz itirazları yönünden;
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosunun 1987 yılında kesinleştiği o tarihte dava konusu alanın Zindan Devlet Ormanı olarak tapulama harici bırakıldığı, dava tarihi itibariyle 20 yıllık sürenin dolmadığı, aynı zamanda taşınmaza komşu 1744 sayılı parsele ait dava dosyasındaki 11/11/1989 tarihli uzman orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın da bulunduğu 1744 sayılı parselin güney sınırının orman olarak gösterilmesi hususu birlikte değerlendirildiğinde davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, ret sebebi ortak olmasına rağmen davalılar Hazine ve Orman Yönetimi lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ayrı ayrı vekâlet ücreti takdiri doğru görülmemiştir.
2) Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince;
Eldeki dava, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tescili talebine ilişkin olduğuna ve davalı Hazinenin 20/09/2006 tarihli cevap dilekçesinde, MK. 713/6. maddesi gereğince taşınmazın Hazine adına tescili talebi bulunduğuna ve davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verildiğine göre, mahkemece, Hazinenin tescil talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine; (A) harfi ile işaretli 8814,50 m2"lik taşınmazın zeytinlik niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1976 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 2/B madde uygulaması 1987 yılında yapılarak kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu işlemi 30/01/1987 tarihinde kesinleşmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararına ve kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmazın orman olarak tapulama harici bırakılma işleminin kesinleştiği 30.01.1987 tarihi ile davanın açıldığı 28.04.2006 tarihi arasında 20 yıllık sürenin dolmadığı belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 27/05/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.