21. Hukuk Dairesi 2013/11968 E. , 2014/11680 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.
Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla temyize ilişkin hükümleri uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’un 433.maddesinin 2.fıkrasına göre İş Mahkemesinde katılma yoluyla temyiz mümkün olup gerekçeli temyiz dilekçesinin (veya sunulmadığı takdirde kısa temyiz dilekçesinin) kararı temyiz etmeyen tarafa tebliği zorunludur. Taraflar, temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde temyiz talebinde bulunabilirler.
Ne var ki, davanın tümden kabulü veya tümden reddi halinde karar yararına olan ve bu nedenle ilke olarak kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı kabul edilen taraf, gerekçeli karar tebliğine rağmen kararı temyiz etmediği takdirde temyiz dilekçesinin bu tarafa tebliğine gerek yoktur.
.../...
...2...
Gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmiş ve taraflar temyiz haklarını kullanmışlarsa; temyiz dilekçesinin diğer tarafa tebliğine veya katılma yoluyla temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğine gerek yoktur.
Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda;
1)Gerekçeli karar davalı Kurum vekiline;
2) yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten ve tebliğ belgesi dosyaya eklendikten sonra gönderilmek üzere,
3)Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi kararı temyiz etmeyen davacı tarafa yöntemince tebliğ edilerek tebliğ belgesi dosyaya eklendikten sonra gönderilmek üzere,
Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.