![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2013/14520
Karar No: 2015/3347
Karar Tarihi: 24.02.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/14520 Esas 2015/3347 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçlu adına taşınmazını davalı akrabası ..."e devrettiğini bu tasarrufun mal kaçırma amacı ile yapıldığından iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, satışın gerçek olduğunu muvazanın söz konusu olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delil ve tüm dosya kapsamına göre satışın muvazaalı olduğunun ispatlanmadığından bahisle davanın reddine verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 280/1 maddesine göre, malvarlığı borçlarına yetmiyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz borçlu tarafından borcun doğumundan sonra aynı köy nüfusuna kayıtlı davalı ..."e satılmıştır. Tanık olarak dinlenen borçlunun akrabaları, davalı ..."i aynı köyden olmaları nedeni ile tanıdıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca diğer tanık anlatımlarının borçlu ve satış yaptığı davalının aynı Samandağı ilçesinde nakliye işi ile uğrştıkları da belirtilmiştir.
Öte yandan Dairemizin 2013/14820 Esasa sayılı dosyasında yapılan incelemede, borçlunun oğlu ..."un da alacaklıya borçlu olduğu, onun da aynı şahsa yani ..."e taşınmazını sattığı ve satıştan sonra oturmaya devam ettiği görülmüştür.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirdiğinde, davalı ..."in borçlunun mali durumunu ve zarar verme kastını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu sabittir.
Mahkemece, davalı ..."in iyiniyetli olmadığı borçlu-ile birlikte mal kaçırma amacı ile hareket ettiğinden davanın kabulüne vermesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın reddine vermesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 24.02.2015 tarihinde oybirliği ile verildi.