15. Ceza Dairesi 2013/28491 E. , 2016/3030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 52/2, 53 ve 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Somut olayda; şikayetçinin kullanmakta olduğu cep telefonunun, 0539 520 53 65 ve 0536 017 51 70 numaralı telefonlardan arandığı, arayan şahsın kendisini terörle mücadale şubesinde başkomiser olarak tanıtıp terör örgütü mensuplarını yakalamak için para göndermesi gerektiğini söylediği, şikayetçinin de korkarak 5.000 TL"yi ....şubesinde sanığın eşi olan ... adına açtırılmış, ancak sanık tarafından kontrol edilen hesap numarasına havale ettiği, sanığın da bu parayı çektiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiş; hesabının terör örgütü tarafından kullanılmış olması nedeniyle tehlikede olduğuna inandırılan şikayetçinin korkutulması sonucunda menfaat temin edilmiş olması da göz önünde bulundurularak, sanık hakkında kurulan hükümde temel cezanın belirlenmesi sırasında alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın eşi ... adına açılmış olup, sanık ... tarafından işletilen hesaba değişik kişilerden aynı yöntemle birçok havale gerçekleştirilmiş olması ve sanığın soruşturma aşamasında bu hesaba ait kartı kaybettiğini belirtmesine rağmen, kovuşturma aşamasındaki ifadesinde ise kartı kırıp attığını beyan etmesi karşısında, tebliğnamedeki (1) numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın kararın haksız olarak verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/04/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.