Esas No: 2014/1286
Karar No: 2014/5719
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/1286 Esas 2014/5719 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil ve tapu kaydının beyanlar hanesindeki orman şerhinin silinmesi istemlerine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09/12/2013 gün ve 2013/9033 - 2013/11321 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili ile davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
1) Davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekilinin, 609 ada 2 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm ile bu bölüm yönünden hükmedilen vekâlet ücretine yönelik karar düzeltme istemi yönünden;
Davacı ... Yönetimi; 24/07/2008 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin 31/10/2005 tarihinde ilan edilen orman tahdidi içinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla tescili istemiyle, birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili ise; aynı parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “orman” şerhinin yolsuz olduğu iddiasıyla bu şerhin silinmesi istemiyle dava açmış, mahkemece, davacı ... Yönetiminin taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davasının kabulüne, birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekilinin taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davasının reddine dair verilen karar, Dairece onanmıştır.
Davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; Orman Yönetiminin açtığı davada 2089,17 m² yönünden davanın reddine karar verildiği (krokide B harfi ile gösterilen bölüm) ancak, redde konu olan 2089,17 m² yüzölçümündeki gayrimenkulün değerinin yüksek olduğu, reddedilen kısım yönünden arsanın bedeli kadar nispi vekâlet ücreti hükmedilmesi gerekirken, oldukça cüzi miktarda vekâlet ücreti hükmedildiğini, taşınmazın tapu kaydının iptali için 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile tanzim edildiği ve davalı müvekkilinin mülkiyet hakkının “bedeli ödenmeksizin” elinden alınmasının AİHM’nin bir çok kararına aykırı olduğunu belirterek, Dairenin onama kararının düzeltilmesini istemiştir.
a) Uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen 1370,92 m² yüzölçümündeki bölümünün 31/10/2005 tarihinde kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı ve bu bölümün eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasında da orman sayılan yerlerden olduğunun usûlüne uygun araştırma ile saptandığı;
b) Orman Yönetimi dava dilekçesinde taşınmazın değerini 10000,00.-TL olarak göstermiştir. Mahkemece yapılan keşifte taşınmazın değeri belirlenmemiş ve taşınmazın değerinin daha yüksek olduğundan bahisle eksik harç tamamlatma yoluna gidilmemiştir. Vekâlet ücretinin hesabında harcı tamamlanan değer esas tutulacağına göre, mahkemece harcı yatırılan değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yazılı şekilde vekâlet ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı;
c) 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 3402 sayılı Kanunun 12. maddesine eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…”ibaresiyle, 5841 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesinin tamamı, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 Esas - 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, iptal kararının 23 Temmuz 2011 tarih ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, bu iptal kararından sonra 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinin kamu mallarına ilişkin davalarda değil, Devlet veya diğer Kamu Tüzel Kişileri tarafından özel mülk savıyla açılan davalarda uygulama olanağı bulacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve 2011/1-36 Esas ve 2011/390 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir), somut olayda, çekişmeli taşınmazın Devlet Ormanı niteliği ile Hazine adına tapuya tescili talep edildiğinden ve kamu malı devlet ormanı iddiasıyla dava açıldığından 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinin somut davada uygulama olanağının bulunmadığı;
d) Bilindiği üzere; mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. (Anayasa Md. 35/1, AİHS Ek Prot. 1-1). Türk Medenî Kanununun 683. maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtilmiş, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava konusu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ancak, mülkiyet hakkı, mutlak bir hak olmayıp kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilir; bu sınırlandırmanın ölçülü ve orantılı olması gerekir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hem kıyılar hem de ormanlarla ilgili kararlarında kadastro tesbiti ya da satın alma yoluyla tapulu taşınmazları edinen kişilerin tapularının, kıyı kenar çizgisi ya da orman alanı içinde kaldığı gerekçesiyle ve herhangi bir tazminat ödenmeksizin iptal edilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 1. protokolün 1. maddesinin ihlali olarak nitelendirmiştir. AİHM bu kararlarında çevrenin korunmasına ilişkin kamu yararı ile bireyin mülkiyet hakkının korunması arasında makul bir dengenin bulunması gerektiğini belirterek, karşılığı ödenmeksizin mülkiyet hakkına müdahale edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır.
Kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır. Bu nedenle, yolsuz tescil niteliğinde olsa bile Devlet tarafından verilen geçerli kayda dayalı tapu ile sağlanan mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur. Aksi düşünce tarzının, devletin verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek, hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi, geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, Devletin saygınlığını zedeler nitelikte bir tutum olacaktır.
Anayasanın 169. maddesi gözönüne alınarak, kesinleşmiş orman tahdidi ile Devlet Ormanı niteliğinde olduğu belirlenen yer içinde kalan taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilmesinde kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Ancak, kişinin mülkiyet hakkı sona erdirilirken karşılıklı hak dengesinin sağlanması için mülkiyet hakkı sahibine tazmini nitelikte bir bedelin ödenmesi gerektiği de kuşkusuzdur.
Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda somut olay incelendiğinde, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan davalıya ait tapu kaydının kısmen iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içinde kalan krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün orman niteliğiyle tapuya tescil edilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Tapu sahibinin mülkünden yoksun kalması nedeniyle iptal edilen tapu kaydının bedelini tazminat davası ile idareden talep etmesi mümkündür. Ancak, somut davada davalı şirket vekili tarafından tazminata yönelik bir dava
veya karşı dava açılmamıştır. Böyle bir dava açılması halinde, ancak, tazminat hususu incelenebileceğinden Daire kararının bu yönüyle de usûl ve kanuna uygun olduğu,
anlaşılmıştır.
Yukarıda yazılan gerekçeler karşısında Dairemizin 609 ada 2 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkındaki ve bu bölüm yönünden hükmedilen vekalet ücretine yönelik kararın onanması dair ilâmında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
2) Davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili ile davalı Hazine vekilinin çekişmeli 609 ada 2 sayılı parselin krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik karar düzeltme istemlerine gelince;
Davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili 09/01/2014 havale tarihli karar düzeltme istemli dilekçesinde özetle; 609 ada 2 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan 2/B şerhinin silinmesi istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesine 2007/376 esasında kayıtlı dava açtıklarını, mahkemece, bu davanın bekletici mesele yapılmadan karar verildiğini, yine krokide (B) harfi ile gösterilen 2089,17 m² yüzölçümündeki bölüm yönünden 2/B şerhinin iptaline karar verilmiş ise de; mahkemece davanın değeri belirtilmeden dava açıldığı gerekçesiyle lehlerine “440,00” TL ile eksik vekalet ücretine hükmedilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle, Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ise 03/01/2014 tarihli karar düzeltme istemli dilekçesinde özetle; dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölümünün, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalan yerlerden olduğu, dolaysıyla tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan bölümün Hazine adına tapuya tescil edilmesi gerektiği ve beyanlar hanesinde yer alan şerhin silinmesinin doğru olmadığını beyanla Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Tapuda 3460,09 m² yüzölçümüyle davalı şirket adına kayıtlı olan dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1370,92 m² bölümü orman tahdidi içinde orman sayılan yer, krokide (B) harfi ile gösterilen 2089,17 m² yüzölçümündeki bölümün ise 2/B madde kapsamında kalan yer, olduğu uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma ile saptanmıştır. Çekişmeli taşınmaz kısmen orman tahdidi içinde, kısmen de 2/B madde kapsamında kaldığı için taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde hem “orman” şerhi hem de “2/B” madde şerhi bulunmaktadır. Ancak, beyanlar hanesinde yer alan bu şerhlerin taşınmazın bir bölümü mü yoksa tamamını mı kapsadığı belirtilmemiştir.
6292 sayılı Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7 maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” şeklindeki kanunî düzenleme dikkate alındığı zaman tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmelerinin idarece re’sen terkin edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle hem davacı şirket hem de davalı Hazine vekili tarafından, tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “2/B” madde şerhi hakkındaki mahkeme kararının karar düzeltmeye konu yapılması 6292 sayılı Kanun gözetildiğinde, yargılama gideri ve vekalet ücreti hariç, 2/B madde şerhi yönünden farklı bir hukukî sonuca yol açmayacağı anlaşılmış ise de, aşağıda açıklanacağı üzere, esasında incelemeye konu bu dosyada 2/B madde şerhinin silinmesi istemiyle açılan bir dava bulunmamaktadır.
Şöyle ki; davacı şirket vekili; 21/11/2008 havale tarihli dilekçesiyle; dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde hem orman, hem de 2/B madde şerhinin bulunduğunu ve bu iki şerhin birlikte bulunmasının çelişki olduğunu, beyanlar hanesinde yer
alan 2/B madde şerhinin silinmesi istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/376 esasında dava açtıklarını, ancak, daha sonra tapu kaydının beyanlar hanesinde “orman” şerhinin de bulunduğunu öğrendiklerini beyan ederek, dava konusu 609 ada 2 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesine konulan “orman” şerhinin yolsuz olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “orman” şerhinin silinmesi istemiyle dava açmıştır.
Dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, somut davada beyanlar hanesindeki 2/B madde şerhinin silinmesi istemiyle dava açılmamış, “orman” şerhinin silinmesi istemiyle dava açılmıştır. 2/B madde şerhinin silinmesi istemiyle ... Asliye Mahkemesinin 2007/376 esasında ayrıca dava açıldığı da dava dilekçesinde ifade edilmiştir. Davacı şirket vekilinin karar düzeltme dilekçesinde de 2/B madde şerhinin silinmesi istemiyle ayrıca dava açıldığı hususu tekrar belirtilmiştir. Sözü edilen dosya, incelemeye konu iş bu dava ile birleştirilmemiş, ulusal yargı ağı bilişim sisteminde (UYAP) yapılan incelemede ise sözü edilen dosyanın Yargıtay’a temyiz incelemesi için gelmediği görülmüştür.
Mahkemece, davacı şirket vekilinin taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davasının reddine, krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik dava yönünden ise 6292 sayılı Kanun gerekçe gösterilerek kabul edilmiş ve bu bölümün tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan sahada kalmaktadır.” şerhinin silinmesine karar verilmiştir.
Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, somut olayda; dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “2/B madde” şerhinin silinmesi istemiyle değil, “orman” şerhinin silinmesi istemiyle dava açılmıştır.
Hâkim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l). Somut olayda dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan 2/B şerhinin silinmesi istemiyle açılmış bir dava bulunmadığı halde, HMK’nun 24 ve 26. maddelerine aykırı şekilde dava konusu olmayan bir hususta karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca mahkemenin kabulüne göre, 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılacak davalarda yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği halde bu hususun gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
Yine ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi beyanlar hanesinde yer alan orman ve 2/B madde şerhlerinin taşınmazın bir bölümünü mü yoksa tamamını mı kapsadığı belirtilmediğinden beyanlar hanesindeki bu şerhlerin taşınmazın tamamı üzerinde bulunduğu sonucuna yol açmaktadır. Ancak, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölüm orman tahdidi içinde, krokide (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman tahdidi dışında, Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yer, bir başka anlatımla 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kaldığı tespit edilmiştir. Buna göre taşınmazın tamamı değil, bir kısmı orman tahdidi içinde kaldığına göre taşınmazın beyanlar hanesinde tamamı yönünden orman şerhi konulması yolsuzdur. Ancak, mahkemece somut davada orman tahdidi içinde kalan krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün orman niteliğiyle 609 ada 2 sayılı parselden ifrazına karar verilmiş, ifrazdan geriye kalan krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise “orman” şerhi iptal edilmemiş, somut davanın konusu olmayan 2/B madde şerhinin iptaline karar verilmiştir. Ancak, bu şekildeki karar krokide (B) harfiyle gösterilen bölüm yönünden yolsuz olan orman şerhinin devam etmesi sonucuna yol açmıştır.
Bu itibarla, mahkemece krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davacı şirket vekilinin açtığı davanın kabulü ile, krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün orman niteliğiyle 609 ada 2 sayılı parselden ifrazına karar verildiğine göre, krokide (B) harfi ile gösterilen 2089,17 m² yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının beyanlar hanesinde “orman” şerhi bulunmaksızın davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, krokide (B) harfi
ile gösterilen bölümün tapu kaydının beyanlar hanesindeki orman şerhinin devam etmesi sonucuna yol açacak şekilde ve 6292 sayılı Kanun gerekçe gösterilerek somut davanın konusu olmayan ve esasında 6292 sayılı Kanun gereğince idarece re’sen terkin edilmesi gereken “2/B” madde şerhinin silinmesine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, tarafların karar düzeltme itirazlarının bu nedenle kabulü ile krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm hakkındaki Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bu bölüm yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekilinin 609 ada 2 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm ile bu bölüm yönünden hükmedilen vekalet ücretine yönelik karar düzeltme istemlerinin REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı-birleşen dosya davacısı ... Tarım San. Tic. A.Ş vekili ile davalı Hazine vekilinin çekişmeli 609 ada 2 sayılı parselin krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 09/12/2013 gün ve 2013/9033 - 2013/11321 sayılı onama kararının 609 ada 2 sayılı parselin krokide (B) harfi ile gösterilen bölümü yönünden KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm hakkındaki 09/07/2013 gün ve 2012/581-2013/326 sayılı kararının 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 26/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.