17. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/12466 Karar No: 2015/3296 Karar Tarihi: 24.02.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/12466 Esas 2015/3296 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2013/12466 E. , 2015/3296 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat davasının kabulüne, maanevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın 2.9.2006 tarihinde yaya olan müvekkiline çarparak yaralanmasına ve iş gücü kaybı oluşmasına neden olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 23.11.2010 tarihinde talebini 9.373,51 TL"ye yükseltmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili; müvekkilinin poliçe limiti ile ve davalı sürücünün kusuru oranında sorumlu olduğunu öne sürerek, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek ve ıslah doğrultusunda, maddi tazminat davasının kabulü ile, 9.373,51 TL maddi tazminatın 5.000 TL"sinin kaza, bakiye kısmının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı ve dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olmak üzere), manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 300 TL manevi tazminatın davalı ... ve ..."den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK."nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı için takdir olunan manevi tazminatın çok düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.