14. Hukuk Dairesi 2020/1712 E. , 2020/7465 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.02.2014 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve muhdesatın aidiyetinin tesipiti talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.12.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 4539 parsel sayılı taşınmazı 5 kardeş birlikte aldıklarını ve üzerine birlikte bina yaptıklarını, davacılardan Mehmet"in 1 nolu daireyi, Ahmet"in 5 nolu daireyi, müteveffa Ömer"in mirasçılarının 4 nolu daireyi 25 yıldan fazla süredir kullandığını, taşınmazın kardeşlerden davalı ... ve diğer davalıların murisi Hüseyin Alyar adına kaydedildiğini belirterek davalılar adına kayıtlı olan kendi paylarına düşen kısım haricindeki fazla payların iptali ile, müvekkilleri adlarına tesciline taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 1, 4 ve 5 nolu dairelerin ayrı ayrı müvekkillerine aidiyetinin tespitini talep etmiştir.
Hüseyin Ayar mirasçısı olan davalılar Esengül, Meral ve Zeynep vekili davacıların taşınmazda ve üzerinde bulunan binada haklarının olmadığından bahisle davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ... taşınmazı 5 kardeş birlikte aldıklarını ve üzerindeki binayı birlikte yaptıklarını her dairenin bir kişiye ait olduğunu belirterek davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, Hüseyin Alyar mirasçıları aleyhine açılan açılan davanın reddine, davalı ..."a karşı açılan davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 28.05.2018 tarih 2015/14367 Esas, 2018/4160 Karar sayılı ilamı ile "Somut olayda, Hüseyin Alyar mirasçıları olan davalılar aleyhine açılan davanın davacılar; iddialarını, yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamadıklarından reddine karar verilmiştir. Davacılar dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde yemin deliline dayandıklarından davacılara yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, bu şekilde oluşacak sonuca uygun bir karar kurulmalıdır. Değinilen yönün gözetilmemesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı ... yönünden daha önce karar verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, Hüseyin mirasçıları aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku"nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 maddesi) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda; davacılar vekili dava konusu 4539 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapı içerisindeki 1, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin müvekkilleri tarafından yapıldığı belirtilerek muhdesatın aidiyetinin tespitini talep etmiştir. Davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/493 Esas sayılı dosyası celbedilmiş olup incelendiğinde, Hüseyin Alyar mirasçıları tarafından 4539 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesinin talep edildiği, mahkemece iş bu davanın da ortaklığın giderilmesinde bekletici mesele yapıldığı ve davanın halen derdest olduğu görülmüştür. Bu sebeple hukuki yarar bulunan davada yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacılar vekilinin muhdesatın aidiyetinin tespiti talebinin incelenmesi gerekirken eksik inceleme ile olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.