20. Hukuk Dairesi 2014/3716 E. , 2014/5657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı adına tapuda kayıtlı bulunan ... Köyü 3 pafta 553 ve 554 sayılı parsellerin, 196 sayılı parselin 1992 yılında yapılan ifrazı ile oluştuğunu, yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidinde orman olarak sınırlandırılmışsa da, 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre makiye ayrılması nedeniyle 1968 yılında toprak tevzi komisyonunca dağıtımı yapılarak 4753 sayılı Kanun uyarınca tarla niteliği ile tapu oluşturulduğunu, 1988 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamasında ise kısmen orman sınırları içinde kısmen de 2/B madde sahasında bırakılma işleminin iptali ile tapu kaydında bulunan "ormanla ilişkisi vardır" şerhinin kaldırılması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 3 pafta 553 ve 554 sayılı parsellerin tapu kaydı üzerinde "bu parsellerin ormanla ilişkisi vardır" şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş, hükmün davalı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2006/1364 - 9494 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dosya kapsamına ve uzman bilirkişi raporuna göre, çekişmeli 553 ve 554 sayılı parsellerin 196 sayılı parselin ifrazı ile 1992 yılında oluşturdukları, 196 sayılı parselin 1939 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içine alınarak Temmuz 1947 tarih 39 numarada tapuya kayıt edilen ... Devlet Ormanı sınırları içinde bulunduğu, 15/06/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamasında 553 sayılı parselin tamamı ile 554 sayılı parselin 14.710.58 m2 yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları dışına çıkarılmayarak 1939 tahdidindeki gibi orman sınırları içinde bırakldığını, 554 sayılı parselin 12088.84 m2 yüzölçümündeki bölümün ise 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, 1951 yılında maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayrılıp, 4753 sayılı Kanuna göre tevzi tapusu oluşturulmuş ise de, 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinin karşı kavramından funda veya makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler orman sayılır. Bilimsel ve teknik olarak ta % 12’den fazla eğimli sahalar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle muhafaza makisi yani orman sayılır. Bilirkişi taşınmazların eğiminin % 15 - 20 arasında bulunduğunu belirttiğine göre, taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde kabulü gerekir. Bu nitelikteki taşınmazların 5653 sayılı Kanunun 1/son maddesine göre makiye ayrılmaları yasal olarak olanaklı olmadığı gibi 4753 sayılı Kanunun 8. maddesinde de ormanların tevzi edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 22.03.1996 tarih ve 1993/5-1 sayılı İnançları Birleştirme Kararında özel kanun hükümlerine göre oluşturulan tapulara değer verileceği belirtilmişse de, anılan İnançları Birleştirme Kararının orman niteliğini koruyan makilik alanlara uygulama yeri bulunmamaktadır. 22.03.1996 tarih ve 1993/5-1 sayılı Y.İ.B.B.G.K. kararı 5653 sayılı Kanuna göre kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel kanunlar
gereğince oluşturulan tapulu yerlerde uygulanır. Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinin 14.10.1999 gün ve 1999/7693-9956 sayılı kararında muhafaza makilikleri orman rejimine tabi olacağından verilen tevzii tapularının hukuki geçerliliğinin bulunmadığı kabul edildiği gibi yine aynı Dairenin 19.09.2001 gün ve 2001/8253-9337 sayılı kararı ile de eğimi % 12’den fazla olan yerler makilik alanlar hakkında 5653 sayılı Kanunun 43. maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu Kararı olmasa dahi o yerin muhafaza makisi (Devlet Orman) sayılacağı, keza Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2000 gün ve 2000/1663-1664 sayılı, keza yine Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/20-214/239 sayılı kararında da % 12’den fazla eğimli taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde orman sayılacağı görüşü benimsenmiştir.
Bu nedenlerle, öncelikle 554 sayılı parselin 12088.84 m2 yüzölçümündeki bölümü 2/B"ye konu edildiğine göre Hazine davaya dahil edilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra muhafaza makisi niteliği ile Devlet Ormanı olan taşınmazların tevziinin söz konusu olamayacağından, tevzii tapusuna da değer verilmesinin olanaklı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Bozmadan sonra Hazinenin davalı taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle açtığı dava ile birleştirilmiştir. Mahkemece, Hazinenin ve davacı gerçek kişinin davalarının kısmen kabulü ile 553 sayılı parsel ile 554 sayılı parselin (B) harfi ile işaretli bölümünün tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, 554 sayılı parselin (A) harfi ile işaretli 12088,58 m2 yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile 2/B alanı olarak Hazine adına tapuya tesciline, bu bölüm yönünden tapu kütüğünde bulunan “ormanla ilişkisi vardır” şerhinin terkinine karar verilmiş, hüküm Hazine ve davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kütüğündeki şerhin silinmesi, tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman tahdidi ile 15/06/1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 2005 yılında orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılmıştır. Genel arazi kadastrosu 1975 yılında yapılmıştır.
1) Davacılar ... ve arkadaşları vekilinin çekişmeli 553 sayılı parsel ile 554 sayılı parselin (B) harfi ile işaretli bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde bulunduğu, 1951 yılında maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayrılıp, 4753 sayılı Kanuna göre tevzi tapusu oluşturulduğu, 05/06/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulamasında ise orman sınırı içinde bırakıldığı, bilirkişi raporlarına göre taşınmazın fiilen orman örtüsü ile kaplı olduğu ve eğiminin %15-20 olup muhafaza makisi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
22/03/1996 tarih ve 1993/5 E. - 1996/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gereğince özel kanun hükümlerine göre oluşturulan tapulara değer verilebilirse de, anılan İçtihadı Birleştirme Kararının, 5653 sayılı Kanuna göre kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak makiye ayrılan ve özel kanunlar gereğince oluşturulan tapulu yerlerde uygulanacağı ve orman niteliğini koruyan makilik alanlarına uygulama yerinin bulunmadığı gibi, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununda ormanların dağıtılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, muhafaza makisi niteliğinde ve Devlet Ormanı olan taşınmazların tevziinin söz konusu olamayacağından maki kavramına girmeyen taşınmazlar hakkında kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak yapılan makiye ayırma işleminin yok hükmünde olacağı, Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinin 14.10.1999 gün ve 1999/7693-9956 sayılı kararında, muhafaza makilikleri orman rejimine tâbi olacağından verilen tevzii tapularının hukukî geçerliliğinin bulunmadığı kabul edildiği gibi, yine aynı Dairenin 19.09.2001 gün ve 2001/8253-9337 sayılı kararı ile de eğimi % 12’den fazla olan makilik alanlar hakkında, 5653 sayılı Kanunun 43. maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu Kararı olmasa dahi o yerin
muhafaza makisi (Devlet Orman) sayılacağının belirtildiği, Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2000 gün ve 2000/20-1663-1664 sayılı ve yine Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/20-214/239 sayılı kararında da % 12’den fazla eğimli taşınmazların muhafaza makisi niteliğinde orman sayılacağı görüşünün benimsendiği, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkralarının da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu, kanunların derhal yürürlüğe girme kuralı ve kamu düzeni nedeniyle devam eden uyuşmazlıklara ve tamamlanmamış hukuki durumlara da uygulanacağı, davaya konu taşınmazların bulunduğu yerde 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasında dahi eylemli orman olması nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılmadığı, dava konusu parsel ve çevresindeki arazileri içine alan ve 1939 yılında yapılıp 28.06.1940 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra 1957 Hektar 2500 m2 yüzölçümüyle Temmuz 1945 tarih 39 numarada tapuya tescil edildiği, dava konusu parsel ve etrafının da bu tapu kaydı içinde kaldığı belirlenerek Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, karar vermek gerekmiştir.
2) Hazine ve ... ve arkadaşları vekilinin çekişmeli 554 sayılı parselin 2/B sahasında kalan (A) harfi ile işaretli 12088,58 m2 yüzölçümlü bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet Ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa ”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davlardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden 6099 sayılı Kanun hükümlerinin gözetilmemesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve arkadaşları vekilinin bu bölüme ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu bölüm yönünden hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazine ve ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.