18. Ceza Dairesi 2018/8378 E. , 2019/2819 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Hakaret suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 43/2, 125/4, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.160,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2017 tarihli ve 2015/132 esas, 2016/29 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/12/2018 gün ve 2018/102173 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “1- Sanığın üzerine atılı bulunan 5237 sayılı Kanun’un 125/1-4. maddelerinde düzenlenen hakaret suçunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilmeden önceki haliyle de, anılan Kanun"un 253/1-a maddesi gereğince uzlaşmaya tâbi olması karşısında, sanık ve katılanlara soruşturma aşamasında 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaşma teklifi yapılmadan kamu davasının açıldığı halde, mahkemece uzlaştırma işlemleri yerine getirilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Belediye Başkanı olan sanığın Belediye karşısında inşa edilmekte olan çeşme yanında gazetecilerle konuşurken esas itibariyle yaptıkları kamu hizmetini ve icraatlarını anlattığı, bu hizmetlere ilişkin olarak bazı gazetelerde yazılan eleştirilere cevap niteliğinde söylediği sözler içerisinde “beyni yıkanmış zavallılar” sözü geçmişse de bu sözün belli bir isim zikredilerek söylenmediği, bu sebeple katılanlara karşı hakaret suçunun oluştuğundan söz edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
3- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “hakaret” başlıklı 125. maddesinde yer alan “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, somut olayda sanığın, müştekiler ... ve ...’ın gıyabında, tanıklar Eren Günkaya ve Kasım Şahin’in huzurunda hakaret içerikli sözler sarfettiği iddiasıyla dava açılmış ve mahkemece de eylem bu şekilde kabul edilerek mahkumiyet kararı verilmiş ise de, sanığın gıyapta hakaret teşkil eden bu sözleri yalnızca tanıklar Eren Günkaya ve Kasım Şahin müşteki Mehmet Şentürk tarafından duyulmuş ve bu tanıklar tarafından medya vasıtasıyla yayınlandığı, bu nedenle gıyapta hakaretin gerçekleşmesi için aranan “fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi” unsuru somut olayda gerçekleşmediğinden, hakaret suçu bakımından sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, mahkumiyetine karar verilmesinde,
4- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 61/8. maddesinde yer alan "Adlî para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur." biçimindeki düzenleme dikkate alındığında, adli para cezası hesaplanırken cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi sırasında artırım ve indirimlerin gün üzerinden yapıldığı, sonuç olarak bulunan miktarın bir gün için belirlenen miktarla çarpımı sonucu ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında hakaret suçundan gün üzerinden belirleme yapılmaksızın, adli para cezasının yıl ve ay üzerinden tayin edilmesinde,
5- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun cezanın belirlenmesi başlıklı 61. maddesine göre, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel ceza belirledikten sonra, belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç cezayı belirlenmesi gerektiği, ancak somut olayda hakaret suçundan mahkumiyet hükmü kurulurken önce kanun maddesinde öngörülen temel ceza belirlenip sonrasında ise 5237 sayılı Kanun"un 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerine ilişkin kanun maddesinin uygulanması gerektiği, dolayısıyla sıralamanın 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 olması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır.
6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle, CMK’nın 231/8. maddesinde yapılan değişikliğin suç tarihi itibariyle yürürlükte olmaması nedeniyle, CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına engel mahkumiyeti bulunmayan sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğundan ve şartları oluşmadığından şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Yargıtay incelemesi sırasında saptanan ve yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedenleri kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir. Y.C.G.K."nın 17/07/2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27/03/2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma istemlerinin incelenmesine, 12/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.