20. Hukuk Dairesi 2014/3766 E. , 2014/5627 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... İlçesi, ... Köyünde bulunan 106 ada 263, 32, 33, 34, 35, 36, 45, 46, 103, 104, 105, 157, 158, 159, 160, 220, 257 ve 258 nolu parsellerin bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu sırasında belirtilen parsellerin kısmen veya tamamen orman sınırı içinde kalması gerekirken, orman sınırı dışında bırakıldığını belirterek, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle kadastro müdürlüğüne husumet yönelterek dava açmıştır.
Kadastro Müdürlüğünün 21.12.2005 gün ve 1935 sayılı yazı cevabında Karaşar"da 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca öncelikle orman kadastrosunun yapılarak kısmî ilân edildiği, kadastro çalışmalarının halen devam ettiğini, orman sınırına bitişik gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların tesbitinin kısmî ilândan sonra yapılacağını, bu nedenle tutanak düzenlenmediğini bildirilmesi üzerine, mahkemece kadastro mahkemesinde davanın görülebilmesi için tutanakların düzenlenmesi gerektiği, bununda düzenlenmediğini ve tesbit malikinin de bilinmediğini, kadastro davalarının tesbit malikine husumet yöneltilmek suretiyle açılmasının gerektiği, çekişmeli taşınmaz hakkında dava koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/11/2006 tarih ve 2006/16170 E. - 2006/16398 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece; dava, arazi kadastrosuna itiraz olarak nitelendirilerek çekişmeli yer hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, bilindiği gibi halen yürürlükte olan kanunlarımıza göre orman kadastrosu 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre yapıldığı gibi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre de yapılmaktadır.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı, Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği,
açılacak bu davada yapılan kadastro işlemin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumet Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da davaya konu taşınmaza veya taşınmazlara zilyed olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden ret edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tesbit tutanağının, malik henesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, kanun ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini kadastro müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Bu ilkeler gözönünde bulundurularak davanın esasının incelenmesi gerekirken henüz tesbit tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle dava koşulu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı"" olduğuna değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, iş bu davaya konu 106 ada 103 sayılı parselle ilgili dosya tefrik edilerek yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, davaya konu ... İlçesi, ... Köyü "..." Mevkiinde bulunan 6156,61 m2 yüzölçümündeki 106 ada 103 nolu parselin ... mirasçıları adına, tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosu ve kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve dava tarihi itibariyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır. Kadastro sırasında ... Köyünde bulunan 106 ada 103 parsel sayılı taşınmaz, 6156,61 m2 yüzölçümlü, belgesizden, tarla niteliği ile kadastro mahkemesinin 2005/29 E. sayılı dosyasında davalı olduğundan malik hanesi açık olarak tesbit edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 15/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.