Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/374
Karar No: 2020/7455
Karar Tarihi: 18.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/374 Esas 2020/7455 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/374 E.  ,  2020/7455 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili tarafından, davalı aleyhine 23.09.2009 gününde verilen dilekçe ile asıl davada müdahalenin meni ve kal ile birleştirilen davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar-birleştirilen davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Asıl dava el atmanın önlenmesi ve yıkım, birleştirilen dava TMK 725. maddesi uyarınca temliken tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı-birleştirilen davalı vekili; 2887 parsel sayılı taşınmazın kendisine, 2726 parsel sayılı taşınmazın davalı-birleştirilen davacılara ait olduğunu, davalı ...’in kendi taşınmazına bina yaparken davacıya ait taşınmaza taştığını, ayrıca bina ile birlikte dış cephe duvarı da yaptığını, bu nedenle taşınmazına yapılan el atmanın önlenmesi ile üzerine yapılan inşaatın ve duvarın yıkılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı-birleştirilen davacılar vekili; davaya konu taşınmazı yaparken iyiniyetli olduğunu, taşmayı sonradan öğrendiğini, yapının değerinin arsanın değerinden yüksek olduğunun el atmanın önlenmesine ilişkin davada yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğini belirterek davacının taşınmazından taşkın kısım kadar miktarın davalının parseline eklenmesi ve bu suretle tesciline karşılık, davalının arazisine taşkın olan kısmın tapu kaydının da iptaliyle davacıların hisseleri oranında adlarına tescilini ya da bu amaçla her iki parselin önce tevhidi ile sonra da her iki tarafa ve önceki tapu kayıtlarındaki yüzölçümü miktarları kadar taşınmaz isabet edecek ve inşaatın yer aldığı kısım da davacılara isabet edecek şekilde yeniden taksim ve tefrikini, olmazsa taşkın inşaatın bulunduğu davalıya ait taşınmaz kısmının mülkiyetinin uygun bedel karşılığı davacılar adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece, “2887 parselde bulunan davacı ... adına kayıtlı olan taşınmazın 03/12/2015 havale tarihli bilirkişi raporuna göre "A" harfi ile gösterilen 450,43 m² lik kısmının ifrazı ile davalılar ... ve ... adlarına 1/2"şer pay olarak kayıt ve tesciline, 2726 parselde bulunan davalılar ... ve ... adına kayıtlı olan taşınmazın 03/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre "D" harfi ile gösterilen 432,34 m²lik kısmının davalılar üzerine olan tapunun ifrazı ile davacı ... adına kayıt ve tesciline, oluşacak yeni parsellerin 03/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre B+D= (384,54+432,34 =816,91 m²) ile gösterilen kısmının tevhidi ile yeni parsel numarası verilerek davacı ... adına kayıt ve tesciline, oluşacak yeni parsellerden 03/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre A+C (450,43+417,66=868,09 m²) ile gösterilen kısmının tevhidi ile yeni parsel numarası verilerek davalılar ... ve ... adlarına 1/2 "şer pay olarak kayıt ve tesciline, ifraz ve tevhitler neticesinde davacı ..."nin arazisinde 18,09 m²lik azalma ve konumunu kaybetmesi nedeniyle değer düşüklüğü oluştuğundan ivaz olarak 19.532,60 TL nin davalılar ... ve ..."dan müteselsilen alınarak davacı ..."ye verilmesine, ifraz ve tevhit kararı verilmekle el atma talebi konusuz kaldığından Karar Verilmesine Yer Olmadığına” karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı-birleşen davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4., TBK’nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
    d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    6100 sayılı HMK"nin 297. maddesinin 2. fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    6100 sayılı HMK’nın 26/1. maddesi hükmünce hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermesi mümkün değildir. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. Bu emredici hüküm olduğundan mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
    1- Mahkemece verilen hükümde asıl dava ile birleştirilen dava açısından davanın kabulü ya da reddine ilişkin açıkça hüküm tesis edilmeyerek HMK 297/2’de belirtilen şekilde karar verilmemesi doğru değildir.
    2- Davacı-birleştirilen davalı tarafından açılmış herhangi bir tapu iptal ve tescil davası olmadığı gibi taraflarca üzerinde tüm sonuçları ile uzlaşılmış bir sulh sözleşmesi de olmadığı halde davalı taşınmazın bir kısmının iptali ile davacı taşınmazına eklenmesi suretiyle tescili, taleple bağlılık ilkesine aykırı görüldüğünden doğru değildir.
    Kabule göre ise; mahkemece hükme esas alınan 03.12.2015 havale tarihli fen bilirkişisi raporundaki kroki gereğince taşınmazların A+C ve B+D olacak şekilde tapularının iptali ile tescilinin infazının mümkün olup olmadığı hususu ilgili Belediyeden sorulmadan hüküm kurulması da doğru değildir.
    Açıklanan nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunan kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleştirilen davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi