Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/5314 Esas 2010/17916 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5314
Karar No: 2010/17916
Karar Tarihi: 06.07.2010

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/5314 Esas 2010/17916 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2010/5314 E.  ,  2010/17916 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 02/07/2009
    NUMARASI : 2008/1001-2009/502

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı vekili tarafından borçlu aleyhinde 21.10.2008 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 23.10.2008 tarihinde menkul haczi yapıldıktan sonra, aynı dosyada 27.10.2008 tarihinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri gönderilmiştir. Borçlu, vekili vasıtasıyla 27.10.2008 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, ihtiyati haciz işlemiyle takipten haberdar olduğunu belirterek imzaya itiraz etmiştir. Örnek 10 numaralı ödeme emri tebligatı ise 29.11.2008 tarihinde bila ikmal takip dosyasına dönmüştür.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.Bu maddenin uygulanabilmesi için muhataba usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat olmalıdır.Her hangi bir tebligat yapılmamış veya tebligat çıkarılmasına rağmen tebliğ edilemeden iade edilmiş ise anılan madde hükmü uygulanmaz. Somut olayda borçluya çıkarılan ödeme emri bila tebliğ iade edildiğine göre, borçlu hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
    Öte yandan, borçluya “ödeme emri tebliğ edilemese” bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece, borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi şikâyet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmez. Her ne kadar borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de, alacaklı vekilinin yargılamaya katılarak itirazın reddini talep ettiği ve bu nedenle, anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut bulunduğu görülmektedir.
    O halde mahkemece borçlunun imzaya itirazının esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir
    SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.