(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/4091 E. , 2012/7758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ortaklığın giderilmesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.05.2012 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, tarafların miras bırakanı ... adına kayıtlı ... parsel ve ... parseldeki ortaklığın aynen, ya da satış suretiyle giderilmesini istemiştir. Yargılama sürecini yansıtan duruşma tutanağındaki imzalı beyanlarıyla, davacı ve vekili taşınmazların satılmasını istemediklerini, taşınmazların değerlerinin aynı olması nedeniyle kura çekilerek aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesini istemişlerdir. Davalı vekili ise, ne aynen taksim ne de satış suretiyle ortaklığın giderilmesini istemediklerini bildirmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların ortaklığının satış yoluyla giderilebileceği, tarafların satış istemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından değeri ve nitelikleri denk olan iki adet taşınmazdan her birinin bir mirasçıya verilmek suretiyle aynen taksimine karar verilmesi gerektiği nedeniyle temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, muristen kalan birbiriyle aynı nitelikte ve aynı değerde iki taşınmazın iki mirasçıya kura çekilmek suretiyle verilip verilemeyeceği noktasındadır.
Dairemizin bu güne kadar oluşan içtihadı, taşınmazların her birinin ayrı ayrı değerlendirilerek aynen taksiminin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekeceği yolundadır. Bu içtihat, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin konuyu düzenleme biçiminden kaynaklanmıştır. Elbirliği mülkiyetinin sona ermesini düzenleyen 631. maddenin 2. cümlesinde aksine hüküm bulunmadıkça, paylaştırmanın paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılacağı hükmü öngörülmüş olmasına karşın, paylaşmanın nasıl yapılacağını düzenleyen 583. maddede, aynen taksim konusunda açık bir hüküm içermediğinden paylı mülkiyetteki taksimin nasıl yapılacağını düzenleyen 628. maddesi hükmü gözetilmekteydi.
Oysa, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 642. maddesiyle, paylaşmayı isteme hakkı yeniden düzenlenmiştir. Anılan maddenin 2.fıkrasında, her bir mirasçının terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yolu ile paylaştırılmasına karar verilmesinin sulh mahkemesinden isteyebileceği hükmü öngörülmüştür. Buna göre hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini gözönünde tutarak olanak varsa taşınmazlardan herbirinin tamamının paylaştırmayı yapması, mirasçılara verilen değerler arasında fark varsa, para ödenmesi yoluyla denkleştirmeyi sağlaması gerekir.
Kanun koyucu kanunun uygulanmasıyla ilgili her türlü tereddüdü gidermek amacıyla anılan fıkranın gerekçesini açıklamıştır. Bu gerekçede; "ikinci fıkrada mirasçılardan her birine, tereke mallarının tamamının ya da bir kısmının paylaştırılmasını isteme yetkisi tanınmıştır. Böylece paylaşmanın kısmen dahi yapılabilmesi olanak sağlanmış olmaktadır. Bu tür bir istem karşısında, öncelikle aynen paylaşmanın, buna olanak bulunmaması durumunda ise, paylaşmanın satış yoluyla gerçekleştirileceği hükmü tekrarlanmıştır.
Uygulamada, terekede yer alan değerler (taşınmazlar) tek tek ele alınmakta ve mirasçılar arasında bu değerin, taşınmazın aynen paylaşılması mümkün olup olmadığı araştırılmaktadır. Böylelikle bu parçaların tek başına paylaşılması mümkün görülmemektedir. Özellikle taşınmazla ilgili olarak getirilen emredici hükümler (arazilerde beş dönümden küçük bölünmelere imkan tanınmaması, arsalarda imar kurallarındaki özel hükümler sebebiyle) aynen paylaşmayı mümkün kılmamaktadır. Bu da taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesi sonucunu doğurmaktadır. Böylelikle taşınmazlar el değiştirmekte ve tarımsal amaçlı taşınmazlar üçüncü kişilerin eline geçmekte, mirasçılar miras bırakanın terekesinden uzaklaştırılmakta ve aile mal varlığı el değiştirmektedir.
Bu nedenle, hakime, istem halinde terekenin tamamının aynen parçalara bölerek paylaştırılmasına karar verebilme imkanı getirilmiştir. Hakim, paylaşma istemiyle karşılaştığında terekede yer alan parçalara dikkate alarak bu parçaları, özellikle taşınmazları, mirasçılar arasında aynen bölerek paylaştıracaktır. Eğer bölünen parçaların değerleri birbirine denk değilse, eksik değerdeki parçaya para ekleyerek denkleştirme sağlayacaktır.
Bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, terekede yer alan parçaların mirasçılar arasında yukarıdaki esaslar dairesinde aynen paylaştırılması mümkün görünmüyorsa, terekenin satımına gidilebilecektir." denilmek suretiyle, uygulamaya ışık tutulmuştur.
Kanunun gerekçesinin, kanun koyucunun amacını ortaya koyduğu ve kanunun amacına uygun olarak uygulanmasını kolaylaştırdığı herkesçe kabul edilen bir husustur. Bir kanun maddesinin, maddenin lafzına ve ruhuna uygun yorumlanması gerektiği, Türk Medeni Kanununun 1. maddesinde; kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır denmek suretiyle açıklanmıştır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 tarih ve 2011/6-55 Esas, 2011/222 Karar sayılı içtihadında; "kanun koyucunun bu hükmü getirmekteki amacının, öncelikle aynen taksim isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın, en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması halinde, gereğinde fark para ödetmek yoluyla, denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesinde mirasçıların anlaşması asıl olup, anlaşamazlarsa kura çekilecektir.
Bu yolla aynen taksimi gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin, mallar üzerinde ortaklığı ve uyuşmazlığı sürdürecek, sonuçta mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi, açıklanan yasal düzenlemelere de aykırı olacaktır.
Mahkemece, iki taşınmazın her birini birer mirasçıya vermek suretiyle paylaşım yapması ve buna ilişkin kararda direnmesi yerindedir." Denmek suretiyle anılan kanun maddesinin ne şekilde uygulanacağı yönündeki kuşkuları gidermiş bulunmaktadır.
Anılan nedenlerle; az yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadı gözetilerek, iki taşınmazın her birinin birer mirasçıya vermek suretiyle paylaşım yapılması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, mahkeme kararının bozulması gerekmekteyken, onanmasına dair sayın çoğunluğun değerli görüşüne katılmıyoruz. 23.05.2012