10. Hukuk Dairesi 2016/12821 E. , 2016/12963 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı Kurum, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi gereği, 30.03.2005 tarihli iş kazası sonucunda sürekli iş göremez hale gelen sigortalı için bağlanan peşin değerli gelirler ile sarf olunan giderlerin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve Esas: 2003/10, Karar: 2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması nedeniyle; ilk peşin değerli gelirin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. maddesi (tam teselsül) yâda birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 51. maddesi (eksik teselsül) uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da, öğretideki eleştiriler doğrultusunda tam ve eksik teselsül ayırımı kaldırılmışsa da (61. madde gerekçesi), teselsül esasına dayanan sorumluluk ilkesine ilişkin düzenlemeler korunmuş ve anılan Kanun’un birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 61. maddesinde de; “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. Aynı Kanun"un 163. maddesinde de davacının,
zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı ayrı ayrı davalar ile de talep edebileceği öngörülmüştür. Anılan yasanın 163. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, talebi gereklidir.
Eldeki davada ise, davacı kurumca teselsüle dayalı olarak davanın açılmasına göre, Mahkemece alınan kusur raporunda davalılardan ... Çimento San. Aş’nin %25, diğer davalı ... End. AŞ’nin %50 ve kazalının ise %25 kusurlu olduğunun belirlenmesine rağmen, davacı Kurumun talebi ile bağlı kalınarak ve ilk peşin değerli geliri dikkate almak suretiyle tüm davalıların teselsülen sorumlu oldukları belirtilerek karar verilmesi gerekirken, Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararına aykırı şekilde peşin sermayeli değerin ilk satırı yerine artışlı tutarların dikkate alınması ile yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün tamamen silinmesi ile yerine;
1-Davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak, 59.392,85 TL kurum alacağından, 55.605,62 TL’lik gelirin gelir onay tarihi olan 19.02.2009 tarihinden, 2.651,061 TL masrafı ise sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma verilmesine,
2-Alınması gereken 4.057,12 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan toplam 718,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine;
4-Kendisini avukat ile temsil ettiren davacı Kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince hesaplanan 6.833,21 TL Vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilendan tahsili ile davacıya verilmesine; dosyada kalan gider avanslarının talepleri halinde taraflara iadesine” hükmünün yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 25.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.