Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/18333 Esas 2020/7446 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18333
Karar No: 2020/7446
Karar Tarihi: 18.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/18333 Esas 2020/7446 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/18333 E.  ,  2020/7446 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.07.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, maliki olduğu 476 ada 8 parsel sayılı taşınmazın yola çıkışının bulunmadığını ileri sürerek, davalılara ait 476 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı verilmesini istemiştir.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne davacılara ait 476 ada 8 parsel sayılı taşınmaz lehine fen bilirkişinin 07.07.2014 tarihli raporuna ekli krokide yeşil renkle boyalı olarak gösterilen 476 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlarda B ve C harfli yerlerden geçit hakkı tesisine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü dahili davalı hazine vekili temyiz etmiştir.
    Dava, Türk Medeni Kanunun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihteki gerçek değer olarak belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece yasal dayanağı bulunmadan bilirkişi raporunda tespit edilen gerçek değerden yapılan indirim sonucu kalan miktarın depo ettirilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş dava tarihinden itibaren aradan geçen uzun süre dikkate alınarak yükümlü taşınmaz maliklerinin gerçek zararlarının tazmini amacıyla karara en yakın tarihteki geçit irtifak bedelinin hesaplaması için bilirkişiden ek rapor alınarak bu miktarın depo edilmesine karar vermek olmalıdır. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.