10. Hukuk Dairesi 2020/2092 E. , 2021/3041 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
...
Dava, davacının bir kısım hizmet sürelerinin iptal edilmesi ile yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı avukatı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili özetle: davacının uzun yıllar boyunca çeşitli yerlerde fiili olarak çalıştığını ve bu çalışmalarının sonucunda 01/07/2010 tarihinde emekli olduğunu, davacının bilgisine başvurmak üzere sosyal güvenlik merkezine çağırıldığını, burada davacıdan önceden çalışmış olduğu yerler ile ilgili sorular sorduğunu ve bazı evraklar imzalatıldığını, davacının yaşlı olması sebebiyle sorulan sorulara kendince cevaplar verdiğini, ancak ne olduğunu anlamadan davacının emekli aylığının iptal edildiğini ayrıca davacıya faizi ile birlikte toplam 67.144,69 TL borç çıkarıldığını, davacının çok zor durumuna düştüğünü kurum işleminin sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmadığını, bu nedenle davacının yaşlılık aylığına hak kazanmış olduğunun tespiti ile emekli aylığının iptal edilmesine ve borç çıkarılmasına ilişkin kurum işleminin iptaline, emekli aylığının yeniden bağlanmasına ve alamadığı aylıklarınında faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, kurum müfettişi tarafından düzenlenen raporların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu, dolayısıyla kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkili kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "tüm dosya kapsamından, davacının emekli olduğu ancak emekli olmadan ....41 sicil sayılı işyerinden yapılan bildirimlerin gerçeği yansıtmadığının tespiti üzerine hizmetlerin iptal edildiği, iptal sonrası davacının emeklilik aylığı bağlanması koşullarını yitirdiği; bu nedenle aylığın bağlanma tarihinden itibaren kesilerek ödenen aylıkların yersiz ödeme olarak iadesinin istendiği sabittir. Davacı eldeki dosyada kurumun bu işlemlerinin iptalini ve Kuruma borcu olmadığının tespitini talep etmiştir. Toplanan delillere göre mahkememizce davacının ... sicil sayılı işyerinde fiilen çalışmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar bir takım bordro tanıkları davacının çalıştığı yönünde beyanda bulunmuş iseler de tanık beyanlarının soyut olduğu,davacının ne iş yaptığı hususunda net beyanlarının olmadığı, tanık ..."ın dava dışı işyerinin ortaklarından olduğu ayrıca hakkında sahte sigortalı bildirmekten dava bulunduğu bu nedenle beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacının başkaca işyerlerindeki çalışmalarının da iptal edilmiş olduğu, davacının 08/12/2014 tarihinde sosyal güvenlik denetmenine verdiği beyanında emekli olmadan önce son iki yılı çalışmadığı halde kendisini sigortalı gösterdiğini ifade ettiği, bu ifadenin zorla, hile veya ikrah ile alındığına dair bir iddia ve delilin olmadığı bu kapsamda davacının çalışmalarının iptali, akabinde emekliliğinin iptali ve ödenen aylıkların yersiz ödeme olarak davacıya borç çıkartılmasına dair kurum işlemlerinde isabetsizlik olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının çalışmasının fiili olmadığının kendi beyanı ile anlaşılmış olup, mahkeme gerekçesi ve dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, Kocaeli 2. İş Mahkemesi"nin 11/04/2018 tarihli, 2016/187 Esas - 2018/102 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili müvekkilinin fiili çalışmasının tanık beyanları ile ispat edildiğini, davanın kabulü gerektiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 38’inci maddesinde davaya ehliyetin Medeni Kanun ile belirlendiği belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak, tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir. Tüzel kişiliğin son bulması ile artık eski tüzel kişinin taraf ehliyetinin de son bulacağı tartışmasızdır. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olduğundan hâkimin bu hususu re’sen göz önünde bulundurması zorunludur.
506 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ile “işveren; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, işverene husumet yöneltilmesi zorunludur.
Davaya konu somut olayda, ... Ağaç Makina ve İnş San.Tic.Ltd.Şti’ne ait ... sicil nolu işyerinden davacı adına bildirilen sürelerin iptal edilmesine ilişkin kurum işleminin iptali istemli davada, davacı, dava dilekçesinde, sadece davalı olarak ...’nı göstermiş ve husumet sadece davalı kuruma yöneltilmiştir.
Bu tür davalarda elde edilecek hükmün, sigortalıyı çalıştıran işverenin hak alanını da ilgilendirdiği ve onun yönünden bir takım sorumluluk ve yükümlülükler doğurabileceği belirgin bulunmakla, işverenin davalı Kurumla birlikte zorunlu dava arkadaşı konumunda yer aldığı ve kendisine de husumet yöneltilmesi gerektiği açıktır. Bu bakımdan; dava dışı işverenin Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124"üncü maddesi de nazara alınarak yasal yöntemine uygun biçimde davaya katılımı sağlanmalı, göstereceği tüm kanıtlar toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme üzerine elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.