
Esas No: 2013/10130
Karar No: 2013/10285
Karar Tarihi: 24.4.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/10130 Esas 2013/10285 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Kuzey ... Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evini konut karşılığında davalıya devrettiğini, kıymet takdir komisyonu analiz raporunda bina, müştemilat ve ağaç bedelinin 12541 TL olarak gösterilmesine rağmen davalının sadece enkaz bedeli ödediğini, ödenmeyen bakiye miktarın tahsili için yaptığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 11282 TL"na yönelik itirazın iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK"nın 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunu kabulü ile icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; mahkeme kararının hüküm bölümünün 1 numaralı bendinde yer alan (davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacağın bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve likit olmaması nedeniyle reddine) sözlerinin karardan çıkartılarak yerine aynen (koşulları oluştuğundan asıl alacak olan 11282 TL"nin %20"si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) cümlesinin yazılmasına, hükmün bu değiştirilmiş ve düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.